Hüseyin Kocabıyık

Darbe-yargı ilişkisi (2)

Dünkü yazımda ortaya koydum, Merhum Menderes'i iktidardan indirmenin sandıkla mümkün olamayacağını görenler onu ve arkadaşlarını yolsuzluk suçlamasıyla lekeleyerek darbe iklimi yaratmaya çalıştılar.
Bunun başını çekenler de en başta bazı yargı mensupları ve anayasa profesörleriydi.
Şimdi de aynı oyun sahneleniyor, bir grup paralel savcı ve polis Başbakan Erdoğan'ın arkadaşlarının ve aile fertlerinin yolsuzluğa bulaştığını iddia ediyorlar ve toplumu buna inandırmak için bir PİAR şirketi gibi faaliyet gösteriyorlar.
***
Yargının bir darbe aygıtı gibi kullanıldığını son olaylarla daha iyi görebiliyoruz. Aslında yaşadığımız olaylar bizim zihnimizi özgürleştiriyor, hafıza kayıtlarımızı daha iyi kullanmamızı sağlıyor.
Hatırlayalım Turgut Özal dönemini...
Türkiye'nin ufuklarını açan, zihin kalıplarımızı kırıp bizi dünya ile entegre eden adamdı Merhum Özal. Onun Türkiye'yi değiştirmesi bazı çevrelerin hiç hoşuna gitmiyordu. Rekabetçi bir piyasa ekonomisi, özgürlükçü bir demokrasi, etnik sorunların siyasi araçlarla çözüme kavuşturulması iç ve dış birçok çevreyi rahatsız ediyordu.
Bugün birilerini buldukları gibi o gün de Demirel'i buldular ve boyayıp yeniden siyasete soktular.
Demirel söze "yolsuzluk" diyerek başladı.
Özal'ın muhafazakar kimliğine hiç saygı duymadan "Koskatos Dosyaları" diyerek toplumun zihnini zedeledi, tabii Özal'ın itibarını da.
Demirel bunları yaparken 1989 mahalli seçimlerine birkaç aylık bir süre kalmıştı.
***
Sonra ne oldu?
Türkiye'ye çağ atlatmış olan Özal ve ANAP, 1989 mahalli seçimlerinde ağır bir seçim yenilgisi aldı, İstanbul'da Dalan kaybetti, Özal için siyaset bitti, Türkiye'nin yükselişi durdu.
Merhum Özal etrafında yaratılan yolsuzluk teröründen dolayı adeta Çankaya Köşkü'ne kaçtı.
Kendisi ve ailesi hakkında yolsuzluktan tek bir dava bile açılmadı.
Demirel'in o meşhur Koskatos dosyalarını araştırmakla görevli emekli general- devlet bakanı Orhan Kilercioğlu sonradan ANAP'a geçti.
O dosyaların "fos" olduğu ortaya çıktı.
Dosyaların hiçbir önemi yoktu artık, zira hedef vurulmuş, Özal'ın işi bitirilmişti.
1994 ekonomik krizinin vurgununu yapacak olanlar önlerindeki engeli bir seçim yenilgisi yaşatarak kaldırmışlardı.
O 1994 krizi ki gecelik faiz yüzde 400'e çıkmıştı.
Özal, Köşk'te Türkiye'ye kurulan kriz tuzağını gördü.
Üçüncü İzmir İktisat Kongresi'nde uyarılarını yaptı.
Ve yeniden siyasete dönmeye karar verdi.
Bir parti kurmaya hazırlanıyordu.
Tam da o günlerde "öldürüldüğü" söyleniyor.
Devam edeceğiz...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.