MİLLİ HAKİMİYET FİKRİ GÜÇLENİYOR... DÜŞMALARI DA...
Kalkınma davamız TBMM'nin onayladığı bütçeler sayesinde mümkün olabilmiştir.
Meclis'in çıkardığı kanunlar sayesinde bir hukuk devleti olabildik.
Milletimizin başı sıkıştığı her durumda başvurduğu, sığındığı mübarek bir kurumdur TBMM. Bu millet Meclis'e boşuna "kabe-i millet" demedi.
Hiç şüphesiz TBMM'nin en büyük gücü millet iradesinin yegane temsilcisi olmasıdır. Milletin gücü sistemi daha çok etkiledikçe demokrasi güçlenmektedir. Demokrasi güçlendikte de milli irade düşmanları çoğalmakta ve çeşitlenmektedir.
Mesela dün, Milli Egemenlik Bayramı'nı kutladığımız gün ülkemizde olanlara bakın:
İşçi sendikaları, CHP ve Kürtçü parti, 1 Mayıs'ta sandıkta yıkamadıkları hükümeti sokakta yıkmak için Taksim Meydanı'na kavga çıkarmaya gidiyorlar.
Çünkü bunların akıl hocaları çoktan "sandıkla olmuyor, başka yollar denemeli" fetvasını verdi.
CHP lideri dünkü açıklamasında "sandık demokrasi değildir" lafını tekrarladı.
CHP'lilerin okuduğu ve gazeteden başka her şeye benzeyen bir ceride, dün birinci sayfasına yüz ifadesiyle oynanmış bir Atatürk resmi koymuş ve etrafına hiçbiri Atatürk'e ait olmayan sözler serpiştirmiş.
Atatürk'ün ağzından verilen iki mesaj var:
Hükümeti yıkın ve TBMM'yi ciddiye almayın.
Demokrasi düşmanları bu kadar alçaktır işte!
SANDIK TÜRKİYE'Yİ BİR ARADA TUTAN EN GÜÇLÜ TUTKALDIR!
Sandığın belirleyici olduğu tüm ülkeler barış ve refah içinde yaşayan ülkelerdir. Sandık medeni seviyenin en somut göstergesidir. Bu ülkelerin milli birlik ve bütünlükleri demokrasi ve sandık sonuçlarıyla, sandığın ürettiği meşruiyetle her seferinde yeni bir sınavdan geçer.
Sandığın sonuçlarına tahammül edemeyen toplumlar ise milli birlik ve bütünlüklerini tehlikeye atıyorlar.
Ya Mısır gibi kendi halkının zihinsel parçalanmalara maruz kalmasına ve küresel saygınlığının yok olmasına neden oluyorlar ya da Ukrayna gibi fiilen bölünüyor ve toprak bütünlüklerini kaybediyorlar.
Sandıktan çıkmış olan Mursi ve Yanukoviç'in sokakta devrilmeleri bu iki ülkenin geleceğini karartmıştır.
O nedenle, Türkiye'nin binbir zahmetle kurduğu demokrasiye ve sandığa inanmayan ve iktidarı sokakta ele geçirme hesabı yapanlar aynı zamanda milli birliğimizin düşmanlarıdırlar.
SANDIKTAN ÇIKAN DEVLETİ YÖNETİR; OYUNUN KURALI BUDUR!
Demokrasi ve sandık düşmanlarının ikide bir ağızlarında gevelediği bir söz var:
Demokrasi çoğunluğun değil, azınlığın hakları için vardır.
Bu söz esasen her demokratın kabul edeceği bir doğrudur.
Ülkemizdeki demokrasi düşmanlarıyla ayrıldığımız nokta şurası:
Onlar sandıktan çıkan sonuç ne olursa olsun, yine azınlığın dediği olsun diyorlar.
Demokrasi de azınlık hakları korunmalıdır, ancak demokraside ülkeler meşru yoldan iktidara gelmiş çoğunluğun tercihlerine göre yönetilir.
ABD'de muhalefet, geçen sonbahar bütçesini onaylamayıp hükümeti kilitlendiği vakit ABD'li demokratlar ayağa kalkmıştı.
AK Parti iktidarına ağzına geleni söyleyen Thomas Friedman, New York Times'ta bakın neler yazdı:
"Tehlikede olan Amerikan demokrasisidir, onun en temelindeki çoğunluk iradesi kuralıdır. Obama'yı beğenmeyenler, önce sandıktan çoğunluk olarak çıkıp gelsinler...
Çoğunluk kimse o yönetir bizde, çoğunluk olunca istediklerini yaparlar..."
Ya Başkan Obama'nın feryadı?
Bakalım ne demiş Obama:
"Çoğunluk iradesini esir almanıza müsaade etmem.
Tehditlerinize, şantajlarınıza pabuç bırakmam.
Bu maskaralığa derhal son verin..."
Demokrasi üzerine fetva veren bizim soytarılara duyurulur!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.