• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
HÜSEYİN KOCABIYIK

TARİHİ BİR GÜNÜN ARDINDAN...

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 02 Ağustos 2014, 20:47
Recep Tayyip Erdoğan'ı severiz veya sevmeyiz; dün İzmirlilere seslenen Başbakan Erdoğan farklı görüşteki insanlarda bir hak etmişlik duygusu, bir yeterlilik duygusu, daha önemlisi umut duygusu uyandırdı.
Bu duygu sadece Erdoğan'ı kayıtsız şartsız destekleyenlerde uyanmadı, aynı zamanda ona mesafeli duranlarda, hatta ona dair pek sıcak duygular taşımayanlarda da uyandı.
Benim eş dost ortamında gördüğüm bu. Esasen bu durumun hiç şaşırtıcı bir yanı yok; zira seçmen dediğiniz varlık siyasetin kelepçelerinden azıcık kurtulduğu vakit son derece rasyonel düşünen bir zihin yapısına sahip oluyor.
İnsanlar ne olduğunu, ne yapacağını bilmedikleri birine niçin devlet başkanlığı payesi versin? İnsanın doğasında vardır; insanlar bildikleri, denedikleri insana değerli şeylerini emanet ederler.
Mesela Başbakan Erdoğan'a pek sıcak duygular beslemeyen bir İzmirliyi düşünelim: Niçin Ekmeleddin Bey'e oy versin? Tanımadığı bilmediği birisi o. Oysa Erdoğan neyi yapıp neyi yapmayacağı herkesçe bilinen birisi.
Dün İzmir'de genel eğilimi belirleyen ortak duygu sanki buydu.

BÜTÜN YÖNLERİYLE SAHİCİ ERDOĞAN


Erdoğan'ı izliyoruz. Cumhurbaşkanı adayı olmasına rağmen siyasi kimliğinden asla sıyrılmayan bir aday dinledik. Rakiplerini buldozer gibi ezen, onların gaflarından, açıklarından devasa polemikler çıkaran bir siyasetçiydi yine. İzlerken düşündük, siyasi arenadan uzaklaşmış bu siyasetçiyi Türk siyaseti çok arayacak. Çünkü Erdoğan Türk siyasetinin bütün rekorlarını, bütün kriterlerini alt üst eden birisi.
Dün, yine Pensilvanya'dan girdi, ithal adaydan çıktı. Konuşmasını izlerken aslında rakiplerinin ritmini de elinde tuttuğunun farkına vardık. Cumhurbaşkanlığı seçimini bütünüyle Erdoğan yönetiyor. Gündemi o belirliyor, rakiplerinin hangi konuyu öne çıkaracağını o belirliyor.
Siyasi tutumunu ve üslubunu hiç terk etmeyen Erdoğan, diğer yandan da devlet adamlığı vasıflarını seçmen zihnine en anlaşılır konu başlıklarıyla taşıma başarısını gösteriyor.
Mesela tek millet ve bayrak vurgusunu özenle yapıyor. Türkiye'nin dünyadaki konumuna dair söyledikleri cumhurbaşkanı olduğu taktirde benimseyeceği devlet yönetme üslubunu da ifade ediyor.
Bir bakıma 12 yıllık icraatına güvenerek "bugüne kadar yaptıklarımı yapmaya devam edeceğim" demiş oluyor.

İZMİR VE ERDOĞAN


Başbakan Erdoğan İzmir'e her geldiğinde siyasi bir gerilimin şehrin sokaklarında, havasında dolaştığına tanık olmuşumdur. Lafı hiç sündürmeye gerek yok, ilk kez İzmir Başbakan Erdoğan'ı sıfır gerilimle karşıladı. Bunun anlamı açık; İzmir ekseriyetle Erdoğan'a oy vermeye hazırlanıyor.
Yukarıda da belirttiğim gibi, bunun rasyonel birçok sebebi var İzmirli için. Bir kere hayatı CHP'nin savunduğu değerlerle mücadele ederek geçmiş Ekmeleddin Bey'e niçin oy versin İzmirli?
Kemal Kılıçdaroğlu 'tıpış tıpış vereceksiniz' dediği için vermez herhalde.
Diğer yandan PKK'ya sırtını dayayarak siyaset yapan bir Kürtçü'ye zaten verecek çöpü bile yoktur bizim insanımızın. O zaman Erdoğan'ı seven zaten canı gönülden oyunu verecek; sevmeyenler ise belki de istemeye istemeye oy verecekler ama verecekler.
Çünkü rasyonel olan, akılcı olan tercih o.
Particilik tutsağı olmuş insanlara kimsenin elbette bir diyeceği yok, herkes kendi adayına oyunu verecek.
Başbakanın dünkü İzmir nutkunda İzmir'e yapılan ve yapılacak yatırımlardan söz etmesi, 9 Eylül ve 1922 Milli Mücadele vurgusu kafasında Cumhurbaşkanı olarak İzmir'le daha barışık, daha yakın bir irtibat içinde olacağını gösteriyor.
Dün Cumhurbaşkanı adayı Erdoğan İzmir'in içine sindi...
Çünkü Erdoğan dün İzmirliydi!


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.