KORDON CEMAATİ'NDEN SES YOK!..
İzmir'de yaşayan herkes, en başta da Kordon esnafı, bu rezaleti görüyor ancak, içip içip ağaç diplerine küçük apteslerini yapan bu tiplerin şirretliğinden korktuğu için sesini çıkaramıyor.
Neyse, mevzu bu değil; mevzu rakı-balık özgürlüğünün karşı karşıya kaldığı tehlike. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu bir süreden beri "hiç kimseyi rakı masasında görmek istemiyorum" diye bas bas bağırıyor. "İçkimize karışıyor" iddiasıyla hükümet yıkmaya kalkışan CHP'li Kordon cemaati rakı-balık karşıtı Kemal Bey'e tek kelime etmiyor, edemiyor.
Kordon esnafı da, Kordon cemaati de Ak Parti'nin kıymetini bilsin, Kemal Bey'in ve bu CHP'nin ne yapacağı hiç belli olmaz.
YAYIN YASAĞI BÜYÜK SKANDALDIR!
Bu aklı kim verdiyse, bu kararı kim aldıysa büyük yanlış yapmıştır. Bu girişim tam bir şark kurnazlığıdır. Muhafazakar medyanın bu skandalı görmezden gelmesi ayrıca bir demokrasi ayıbıdır.
Evet, burada amaç belli, siz yolsuzlukla suçlanan bakanlarınıza güvenmiyorsunuz ve orada konuşulanları halktan gizleyerek önümüzdeki seçimlerde AK Parti'yle ilgili olumsuz bir algı oluşmasını engellemeye çalışıyorsunuz, değil mi? İyi ama siz alemi sersem mi sanırsınız Ak Partililer? Şimdi herkesin dikkati çok daha fazla o heyetin çalışmalarında olacak. Orada konuşulan her söz dışarıya daha fazla sızacak, oradaki belgeler muhalefet tarafından her fırsatta daha fazla deşifre edilecek. Zaten siz Ak Parti'yi böyle bir kafayla, böyle yöntemlerle, böyle yasakçı bir zihniyetle koruyacaksanız, vay ki vay halinize. Siz ölmüşünüz de ağlayanınız yok!
Ayrıca, ben bu yasakçılığa en fazla neden karşıyım biliyor musunuz? Haklarında iddialar bulunanlar efendice ve cesurca mücadelelerini verecekleri yerde kendi yüklerini hala Tayyip Erdoğan'a ve Ak Parti'ye taşıtmak istiyorlar. Bu benim tüm vicdan algılarıma tiksindirici bir davranış olarak yansıyor.
Söz konusu bakanlar belki de suçsuz insanlar; o zaman bunca işgüzarlık niye?
Velhasıl, bu karartma kimsenin içine sinmemiştir beyler!
VE SAHNE YENİDEN ABDULLAH ÖCALAN'DA!...
Çözüm süreci konusunda dışardan bakınca şüphesiz çok önemli gelişmeler yaşanıyor. HDP heyeti İmralı'dan pek güzel haberlerle döndü. Abdullah Öcalan'dan önemli mesajlar getirdiler ve kamuoyuyla paylaştılar. Bu mesajlardan yansıyan düşünce ve duygular insana iyimserlik hissi veriyor. Her şey Öcalan'ın maddeler halinde söylediği gibi olacaksa, hepimizin içi şimdiden sevinçle dolmalıdır ve hatta hiç kompleksiz Öcalan'a teşekkür etmeye bile hazır olmalıyız.
Yalnız nedense, ben ne bu örgüte ne de onun mahkum liderine bir türlü güvenemiyorum. Çünkü bu insanlarda sahtekarlık bir karakter olarak tecessüm etmiş durumda. Bu oyunları senelerdir defalarca oynadılar ve yeniden oynamayacaklarının hiçbir garantisi yok.
Öcalan'ın dışarıya gönderdiği mesaja bakın: "hemen 'tahkim edilmiş eylemsizlik' çalışmalarına başlanmalıdır". Ne demek "tahkim edilmiş eylemsizlik"? ben söyleyeyim, dalga geçmenin Türkçesidir. Zira, eylemsizlik, ki bu kelime de PKK Türkçesine ait bir kelimedir, ya vardır ya da yoktur. Eylemsizliği tahkim etmek, yani güçlendirmekten söz ediliyorsa, o vakit şu ana kadar şehirlerde, kırsalda yapılan eylemleri kimin yaptırdığı da söylenmiş oluyor.
Öcalan bunları söylerken aynı gün HDP'nin başındaki katil ruhlu adam "IŞİD'in Kobani'ye Toprak Mahsulleri Ofisi'nden, yani Türkiye'den saldırdığı" iddiasında bulunuyor. Yani ihanetin en dip noktasından sesleniyor.
Bunlarla mı barış olacak?
Bu sahtekarların hiçbirine güvenmem ama yine de ülkemizin huzuru ve saadeti için PKK lideri tarafından dile getirilen takvimin işleyeceğine dair ümidimi kaybetmek istemiyorum.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.