SİYASETİN HAYSİYETİ İÇİN DENİZ BAYKAL GERi DÖNMELİDİR!
Sabri Uzun devlet içindeki paralel çeteleşmenin tüm marifetlerini "İn-Baykal Kaseti, Dink Cinayeti ve Diğer Komplolar" adlı kitabında anlatıyor. Kitap önümüzdeki günlerde yayınlanacak.
Bu kitap şu bakımdan önemlidir: Türk siyasetine, özellikle de CHP'ye kurulan büyük tuzak ilk kez gözler önüne seriliyor.
Bir başka açıdan da önemlidir bu kitap: bu kitapla birlikte, hem Türk siyaseti hem de tabi ki en başta CHP, haysiyet ve şerefini yeniden inşa etmeli ve yeniden kazanmalıdır.
Ortaya çıkmıştır ki genel olarak siyasetin, özel olarak da CHP'nin haysiyet ve şerefi Deniz Baykal'ın tasfiyesiyle elinden alınmıştır.
Diken battığı yerden çıkar; siyasetin ve CHP'nin haysiyetini yeniden kazanmasının yegane yolu Deniz Baykal'ın şanla ve şerefle, omuzlarda değil, başlar üstünde yeniden CHP'nin başına dönmesindedir.
HEPİMİZ BAYKAL'A ÖZÜR BORÇLUYUZ!
Ben kendi adıma Deniz Baykal gibi büyük bir siyasetçiye haksızlık ettiğim için özür diliyorum. Biz zamanında bu kaset olayına hiç doğru bir yerden bakmadık, bunu şimdi daha iyi anlıyorum.
Aslında en büyük özür borcu CHP'lilerin üzerinde. Hadi biz muhalif mahalledendik, ya CHP ne yaptı o vakit? Deniz Baykal'ı yalnız bıraktı, hatta en yakınları sattı. En yakınındaki adamlar, Önder Sav, Kemal Kılıçdaroğlu gibileri sattı.
Tabi Deniz Baykal'ın da büyük hatası var tüm bu gelişmelerde. Kendisini tasfiye etmeye memur şirretliklere direnecekti ve genel başkanlıktan ayrılmayacaktı. Ayrılmayacak ve bu işi bir rejim meselesi haline getirip üstüne üstüne gidecekti.
Ama cemaat ona yalan söyledi ve kandırdı. Hem Deniz Baykal'a tuzak kurdular, hem de kurdukları tuzağı önceden haber verdiler.
Baykal'ın Hükümet'ten şüphelenmesini sağlamaya çalıştılar.
Sabri Uzun'un anlattıklarından anlıyoruz ki aslında Baykal'a kurulan tuzak aynı zamanda Tayyip Erdoğan'a da kurulan tuzağın sadece bir "chapter"ıymış.
Geç de olsa, Baykal'a kurulan tuzağın bir cemaat işi olduğu ortaya çıkmıştır.
Pensilvanya'dan gelen "biz yapmadık" telefonunun gerçeği yansıtmadığı açıklığa kavuşmuştur.
Ve başta CHP olmak üzere, Ak Partililerin de ayrıca Baykal'dan toplum önünde özür dileme zorunluluğu doğmuştur.
Siyasetin haysiyetini kazanması için bu şarttır!
DENİZ BAYKAL'A SESLENİŞ...
Bir büyük haksızlığa uğradınız...
Bilemedik... göremedik... idrak edemedik.
Sizden özür diliyoruz.
Şimdi daha iyi anlıyorum ki o gün edepli ve haysiyetli bir insan olduğunuz için ayrıldınız genel başkanlıktan.
Ama tüm gerçekler ortaya çıktıktan sonra artık bıraktığınız emaneti geri almak da sizin üzerinize tarihin yüklediği bir vazifedir.
Siyaset sizin bıraktığınız boşluğu asla dolduramadı.
Siyaset sizin güçlü natıkanızı, güçlü Türkçenizi, vatanperverliğinizi, sağlam duruşunuzu ve bilgeliğinizi özledi.
Türkiye'nin de CHP'nin de yüksek vasıflarınıza ihtiyacı var.
En başta Türk siyasetinin haysiyeti için zaten bu yapılması icap eden zorunlu bir işlemdir.
Yaşınız mı?..
Siz hala bir çok genç siyasetçiden daha gençsiniz.
Unutmayın ki Fransa'da de Gaulle köyünden gelip darbecileri kovduğunda ve 5. Cumhuriyeti kurduğunda 80'li yaşlardaydı.
Fransa ondan sonra "Fransa" oldu.
Karamanlis Yunanistan'ı 70'li yıllarda içine düştüğü bataklıktan kurtarıp demokrasiye kavuşturduğunda tam 80 yaşındaydı.
Yunanistan ondan sonra adam gibi bir devlete dönüştü.
Benim öngörüme güvenin. En kısa vadede CHP'nin başına dönün! Türkiye'nin de CHP'nin de size hiç olmadığı kadar ihtiyacı var.
Hem sizin gibi Türkiye'nin kodlarını bilen bir bilge lidere ihtiyaç olduğu için...
Hem kadre uğrayıp mağdur olduğunuz için...
Hem de CHP'yi başındaki talihsizlikten ve işgalden kurtaracağınız için inanın Türk milleti size siyasi hayatınız boyunca vermediği ölçüde destek verecektir.
Hayatınızın bu evresinde, birikim ve tecrübelerinizle hem CHP'nin hem de Türkiye'nin kaderinde çok parlak bir rol oynayabilirsiniz.
Tüm bunlar için ne yapmanız mı gerekir?
Kafanızı kaldırmanız ve "bu böyle gitmez, el koyuyorum" demeniz yeter!
Bu hem göreviniz, hem de hakkınızdır!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.