BİR BABANIN TÜRKİYE'YE VERDİĞİ BÜYÜK DERS

Mehmet Aslan, Özgecan'ın acılı babası. İçindeki korkunç acı yüz çizgilerine bir resim gibi yansımış. Konuşmalardan ve haberlerden anlıyoruz ki çok tipik bir Türk ailesi Aslan Ailesi. Mütevazı, birbirlerini çok seven, kendilerini çocuklarının iyi yetişmesine adamış bir aile. Ve Alevi kökenli bir aile. Kızlarının hayatına Aleviliğin "eline, beline, diline sahip ol" felsefesini bir ahlaki davranış kodu olarak yerleştirmişler. Özgecan'ın annesi Songül Hanım o nedenle durmadan "kızım namusunu korudu" diyordu.

Evet, bir Alevi aile Özgecan'ın ailesi. Özgecan olayı bütün Türkiye'yi tek bir yumruk gibi birleştirmişken aşağılık adamların ortalığa çıkması ve adilik yapması çok fazla gecikmedi. Ali Tezel adındaki bir yaratık "Aleviler namuslu, Sünniler namussuz" anlamına gelecek şeyler söyleyiverdi mesela. Bir genç kızın yürek dağlayan akıbeti bütün toplumun benlik duvarlarını yıkarken, birileri bir sırtlan gibi yeni bir istismar ve sömürme konusu bulduklarını zannettiler.

Zannettiler ama avuçlarını yaladılar. Özgecan'ın babasının kurduğu bir iki cümle tüm bu mel'un istismar hazırlığını darmadağın etti.

"Türkiye'nin barışa ve sevgiye ihtiyacı var" dedi acılı baba.

İlk büyük ders budur.

Ders iki: bu öyle bir ders ki, sadece Özgecan'ı istismar edenlere değil, aynı zamanda kendini dindar, muhafazakar görenlere de tokat gibi bir ders.

Dün bizim Yeni Asırlı Güzel Kadınlarımızdan birisi "Özgecan görevli biriydi, görevini yaptı ve gitti" şeklinde müthiş bir tespitte bulundu. Ben de aynen öyle düşünüyorum. Çünkü bu olayın zihinlerimizde yarattığı sarsıntı bundan sonra kadın, kadına şiddet gibi konuları yeniden tanımlamamızı sağlayacak.

İşte bu duygularla dinliyoruz babayı. Diyor ki: "Herkese Ma'un Suresini, Ali İmran Suresinin 103. Ayetini ve Asr Suresini okumalarını tavsiye ediyorum. Doğru yolu bulmak çok zor, gözümüz körleşir kulaklarımız sağırlaşır. Herkes kalbindeki sesi iyi dinlesin. Sevmekten başka çıkar yolumuz yok. Bu vahim olayı yapanlara zulmedilmesin."

Şu sözlere bakın, şu sözlerdeki yüksek insanlık dersine bakın, Alevileri yeterince Müslüman görmeyen ve onları ötekileştiren muhafazakarlara ve Aleviliği Kur'an ve İslam'dan başka bir şey gibi göstermeye çalışanların inançsızlara vurduğu şamara bakın.

Dün bütün gün üç şey kafamda dolandı durdu. İlki hiç şüphesiz Özgecan'ın babası Mehmet Aslan'ın tüm Türkiye'ye verdiği büyük ders. İkincisi Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın kadına şiddet konusundaki tepkisini görülmemiş bir sertlikte ifade etmesi. Üçüncüsü de Yeni Asır'dan çalışma arkadaşım Resmiye Berkmen'in "O seçilmiş biri, görevini yaptı ve gitti" sözü.

Bir şeyi artık çok net görüyorum. Kozmetik kadın devrimleri dönemi kapanmıştır Türkiye'de. Bundan sonra gerçek bir kadın devriminin kapısı aralanmıştır ve bu kapıyı aralayan Özgecan'ın büyük acısıdır.

Artık kadınlar için hiçbir şey eskisi gibi olmayacak ve elbette medeni bir millete yakışır şekilde olacaktır.

Yasalar, gelenekler, istismar niyetleri, toplumsal kabuller, hepsi yeniden gözden geçirilecek.

Bu acıdan kaynaklanan tepkiler çok ümit vericidir.

Ben biliyorum ki Ak Parti dönemi kadınların en fazla kazanım elde ettikleri dönemdir; ancak görülüyor ki yeterli değil.

Özgecan'ın bizim zihnimizde yarattığı devrim, umarım ki Hükümetin gündemini de belirler.