Bir irfan adamı
Alaadin Yayıntaş tasavvuf geleneği içinde yetişmiş, Halveti kültürünün iyi bir temsilcisi ve yayıcısı idi. Evlad-ı Fatihan ruhuna sahipti. Rumeli Türkünün ihtişamlı devirlerinden kalma bir asaleti, heybeti ve cömertliği vardı. Bütün bunlar onun şeyhliği ve tasavvufi karizmasıyla birleşince, müstesna bir kamil insan tipi ortaya çıktı.
GENÇLERE DESTEK
Tahsil çağındaki gençlerin, üniversite talebelerinin elinden tutardı. Tam bir insan sarrafıydı. Yetenekli gördüğü gençleri tahsile teşvik etti, sırasında maddi destek verdi, onların sonuna kadar yükselmelerine ön ayak oldu. 1992 sonrasında Türk cumhuriyetlerinden ülkemize çok sayıda öğrenci gelmişti. Alaaddin baba imkanı nisbetinde onlarla ilgilendi, maddi-manevi destek sağladı. Alaaddin baba 1989 sonunda Azerbaycan'a gitti. Yahya Şirvani türbesinin onarımına katkıda bulundu.
AZERBAYCAN İLGİSİ
O seyahat sırasında Halk Cephesi lideri ve daha sonra cumhurbaşkanı olacak olan Ebülfez Elçibey'le de görüştü. Elçibey ona çok ilgi gösterdi. Azerbaycan seyahatinde pek çok şahısla görüştü. Kendisi ziraati bildiğinden, bu alandaki kimselerle de fikir teatisinde bulundu. Dönüşte Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi'nden zeytincilikle ilgili bir yığın kitap ve broşür temin ederek Azerbaycan'a gönderdi.
O, halka hizmeti Hakk'a hizmet bilenlerdendi. Azerbaycan'ın zor günlerinde oraya bir kamyon dolusu gıda maddesi gönderdi. Azerbaycan'dan Türkiye'ye gelmek isteyenlere davetiyeler gönderdi, onların masraflarını gidermede katkıda bulundu.
İRFAN YOLCULUĞU
Kültür ve irfan sahibi şahsiyetlerden pek çoğuyla tanışırdı. Süheyl Ünver, Ali Nihad Tarlan, Ekrem Hakkı Ayverdi, Samiha Ayverdi, Muzaffer Ozak, Nevzat Atlığ, Ahmet Kabaklı, Münevver Ayaşlı, Ali Haydar Bayat, Sadi Hoşses, Mustafa Kara, M. Erol Kılıç vb.
Alaaddin baba cevval ve hareketli bir kimseydi. Kültür ve irfan yolculuğu diyebileceğimiz birçok iç ve dış seyahat yaptı. Türkiye'nin hemen her yerini, her şehrini gezip gördü. Özellikle, kıyıda köşede bile olsa, nerede bir türbe, yatır, tarihi mekan varsa araştırdı, buldu, ziyaret etti ve niyazda bulundu.
Alaadin babanın gezileri sadece turistik amaçlı değildi, asıl gayesi manevi zevkti, kültür ve irfandı, bu vasıflara sahip insanları arayıp bulma, onlarla görüşmekti. Halveti büyüklerinin, Ehl-i Beytin ve takipçilerinin, tasavvuf erbabının türbeleri ve hatıraları asıl onun ilgisini çeken yerlerdi.
Balkanların bu mümtaz evladı, tasavvuf ahlakı ve Türklük şuuruna sahip olan Alaaddin Yayıntaş, Makedonya'da başladığı irşad, kültür ve hizmet faaliyetini, 1957'den itibaren 40 yıl Türkiye'de devam ettirdi. 75 yıllık hareketli, verimli, feyizli bir ömürden sonra, 1996'da vefat etti ve İzmir Çiğli Mezarlığı'na defnedildi.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.