İkram Çeşmeleri
TARİHİMİZDE VAR
Bunlar bana öğrencilik yıllarımı hatırlattı, sanırım sanat tarihi hocamız Mehmet Önder anlatmıştı. Konya'da Selçuklulardan kalma Sahip Ata külliyesinin giriş kapısının iki yanında sebiller yer alır. Külliyenin vakfiyesine göre burada gelen geçene bal şerbeti ikram edilirmiş. Tarihimizin güzel uygulamalarını canlandırmakta fayda var. Başta Manisa olmak üzere başka çeşitli şehirlerimizde Ramazan ayında cami yanlarındaki çeşmelerden hayırseverler tarafından limonata ve şerbet ikram edilmektedir. Şehzadeler ve Yunus Emre belediyeleri bu uygulamayı bütün yıla yaymış. İkram çeşmelerinin masrafları, çoğu kamudan olmak üzere kısmen de gönüllülük esasına göre, isteyen vatandaşlar tarafından paylaşılmaktadır. Böylece hayır yapmanın yaygınlaşması sağlanıyor. Üstelik bu hayır "sağ elinin verdiğini sol elin bilmesin" ölçüsüne uygun, ihlaslı bir uygulamadır.
1500 KİŞİYE ÇORBA
Şehzadeler Belediye Başkanı Ömer Faruk Çelik'e sordum; bu çeşmenin modelini bir fuarda görmüş, "Sanat İstanbul" adlı bir firma imal ediyor. İkram çeşmesinin özellikli bir mimarisi var. Firmadan alınan bilgiye göre proje sırasında Osmanlı sebil geleneğinden hareket edilmiş. Ayrıca Selçuklu süsleme sanatı kündekariden istifade ederek yeni bir kompozisyon oluşturulmuş. Çeşme haznesini bizzat gördüm, yapısı hijiyenik şartlara uygun, temizliği ve bakımı kolay olduğu için tercih etmişler. Çorbanın konduğu yer çelikten, tıpkı bir bulaşık makinesi gibi otomatik olarak yıkanabiliyor. Sultan Camii'nin önündeki ikram çeşmesinden önce sabah namazından çıkan cami cemaati, ardından servis bekleyen fabrika işçileri, daha sonra otobüs bekleyen öğrenciler özel iri bardaklara konan çorbaları içiyorlar. İnsanlar farklı aralıklarla geldikleri için izdiham olmuyor. Günde bin 500 kişiye çorba veriliyor. Daha sonra aynı model çeşmeleri Yunus Emre ve Turgutlu belediyeleri de temin edip kullanıma sunmuştur. Güzel örneklerin yaygınlaşması sevindirici.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.