Aylar bize hep Muharrem
Yarın 10 Muharrem. Bundan 1337 sene evvel bir facia yaşandı. Hz. Peygamber'in sevgili torunu, Hz. Ali ve Fatıma'nın ciğerparesi Hz. Hüseyin feci bir şekilde şehid edildi. Emri veren Emevi halifesi Yezid idi. Her ölüm acıdır. Ama çoluk çocuk dahil 70 kişilik bir topluluğa bir orduyla saldırmak, çöl sıcağında susuzluk ve çaresizlik içinde kıvranırken onları öldürmek bir fecaattir.
"Yıllardan 680 idi, aylardan Muharrem... Güneş, o gün bağrını yaka yaka karardı.
Hz. Hüseyin'in aşkı aylar ve yıllar geçtikçe sineleri daha çok yaktı. Ve onun kan damlalarıyla sulanan topraklarda insanlar mekan tutmaya başladılar. Çöller hayat buldu, Hüseyin aşkıyla yeşillendi, imar oldu. Çöl ile birlikte gönüllerdeki sevgi de çoğaldı ve Kerbela önce bir kasaba, sonra Hüseyin sevgisiyle ruh ve kültür oldu. Bir sonsuz aşk Kerbela'nın taşına, tuğlasına şekil verdi, kubbesine yapısına estetik oldu. Ecdadımız Kerbela ile yakından ilgilendi.
Meşhed-i Hüseyn'in yapısına Kanuni Süleyman'ın himmet eli uzandı, orada Mimar Sinan'ın çizgileri şekillendi.
Camisini Sultan III. Murat'ın valisi Ali Paşa yaptırdı, türbesini Necip Paşa eliyle Sultan Abdülmecid onarttı." (İskender Pala'dan)
HÜZÜN GÜNLERİ
Fırat'ın yanı başında, suyun akış sesini duyup dururken, kuşatılmışlık içinde susuzluk çeken mazlum bir kafile. Hz. Peygamber'in torunu Hz. Hüseyin ve yakınları. Bir şiddet günü ki asırlardır yürek kanatır.
Kazım Paşa olayı özetler: "Düştü Hüseyn atından sahra-yı Kerbela'ya / Cibril var haber ver sultan-ı enbiyaya."
Hz. Hüseyin kadar bütün İslam ülkelerinde özellikle Muharrem ayında ve bu ayın 10. gününde derin bir hüzünle anılan başka bir şahsiyet yoktur. Özellikle tasavvuf çevrelerinde, hürmeten, 1 Muharrem'den 10 Muharrem'e kadar bol su harcanmaz, temizlik, çamaşır, banyo gibi işler kısıtlanır, yeni bir şey alınmaz, hediyeleşilmez, düğün ve eğlence yapılmaz.
HÜSEYİN VE YEZİD İÇİMİZDE
Gönül adamları şöyle düşünür:
Her devirde olduğu gibi, bu devirde de Hz. Hüseyin ve Yezid vardır. Her birimizin içinde de Hz. Hüseyinler, Yezid'ler bulunur.
Mesela içimizdeki Hüseyin çalışma ve hizmet aşkıdır. Her türlü güzellik ve doğruluk duygularımız Hz. Hüseyin'dir. Aşırı ihtiraslarımız, kötü düşüncelerimiz Yezid'i temsil eder. İçimizdeki kinler, garezlar, öfkeler, çekememezlikler, kibirler ve gururlar birer Yezid'dir. Sevgiler, şefkatler, cömertlikler, yardım duyguları, alçak gönüllülükler ise birer Hüseyin'dir.
GÜNÜMÜZDEKİ KERBELA
Mehmet Akif 94 sene önce yazdığı, "Pek Hazin Bir Mevlid Gecesi" isimli şiirine şöyle başlar:
"Yıllar geçiyor ki ya Muhammed, aylar bize hep Muharrem oldu/ Akşam ne güneşli bir geceydi, eyvah o da leyl-i matem (matem gecesi) oldu." Maalesef bugün durum daha da acıdır.
Kerbela, Necef, Bağdat yıllardır kan ağlıyor. Bu kutsal topraklar emperyalist güçlerin at koşturduğu, modern silahların kan kustuğu yerler oldu. Oradaki insanlar Kerbela acısına benzer felaketler yaşıyor.
Aynı dinin mensupları, aynı kitaba, aynı Peygamber'e inanan kimseler, dış tahriklerle, mezhep ayrılığı bahanesiyle birbirlerini boğazlamak için tetikte bekliyorlar. Bu ne acı ne hazin bir tecellidir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.