1915 Çanakkale Köprüsü’nün hatırlattıkları
Türkler'e Oğuz Destanı'nda hedef gösterilen, "büyük nehirlere ve büyük denizlere varma" ideali, İslam döneminde dönüşerek i'la-yi kelimetullah halini aldı. "İ'la-yı kelimetullah" bir başka ifadeyle "Kızılelma" gaza ve fetih ruhunun özüdür. Müslüman Türkler için Kızılelma önce Malazgirt idi. Sonra İstanbul, ardından Belgrat oldu. Ne yazık ki Roma'dan geri döndü.
1071'den on sene sonra İzmir ve çevresi Çaka Bey tarafından ele geçirildi.
Bu dönem kısa sürdüyse de Aydın Oğlu Gazi Umur Bey İzmir'i kalıcı olarak fethetti.
Umur Bey donanmasıyla Gelibolu'ya da 1331-32'lerde seferler düzenledi. Buradaki kalıcı fetih Orhan Gazi zamanında Süleyman Paşa'ya nasip oldu. Paşa önce Marmara Denizi'nin giriş çıkış kapısı niteliğindeki Lapseki'yi fethetti. Burada bir mescit yaptırdı. Bir süre sonra o günün gemileriyle Gelibolu'ya geçtiler (1354?) Eski Osmanlı tarihçileri Rumeli fethinin manevi boyutunu da ele alırlar. Buna göre Türkler, Rumeli'ye sallar üzerinde geçtiler. Düzenli ordularla Rumeli'ye adım atan Süleyman Paşa için söylenen şu beyit ilgi çekicidir: "Keramet gösterip halka suya seccade salmışsın / Yakasın Rumeli'nin dest-i takva ile almışsın"
GELİBOLU
Gelibolu bölgesi mübarek topraklardır, bünyesinde ve çok sayıda türbe bir Mevlevihane barındırır. Gazi Süleyman Paşa Türbesi, Sinan Paşa Türbesi, Kalender Baba Türbesi, Bayraklı Baba Çilehane, Ece Bey Türbesi ve özellikle Yazıcıoğlu Mehmet ve Ahmet Bican kardeşler dikkati çeker.
Onların Ahmediye ve Muhammediye adlı kitapları asırlarca halkımızın manevi gıdası olmuştur. Gaza ve cihad ruhu 1915'te bir kere daha kendini gösterdi. On binlerce şehit verdiğimiz Çanakkale zaferimizi Mehmet Akif şiiriyle taçlandırdı:
"Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvam- ı beşer/ Kaynıyor kum gibi, tufan gibi, mahşer mahşer.
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker! / Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.
1915 KÖPRÜSÜ
Bugün "1915 Çanakkale Köprüsü" ile bu topraklarda yeni bir zafer yazılıyor.
Meselenin özüne bakacak olursak bu muhteşem köprüyü milletimizin mayasını teşkil eden gaza ve cihat ruhunun dirilmesi olarak görebiliriz. Köprünün Anadolu ayağının yer aldığı Lapseki'de, 1915 yılında Çanakkale Savaşı esnasında buraya getirilen şehit ve yaralı askerlerimizin bir kısmı yatmaktadır.
Buradaki şehitlik, köprüye ruh vermektedir.
İ'lay-ı Kelimetullah (Kızılelma) geçmişte kalmış bir ideal değildir. Bugünün Kızılelması, mütefekkir yazarımız Samiha Ayverdi'nin deyişiyle herkesin işini en iyi şekilde yapmasıdır. Cihadın kelime anlamı çok çalışmak demektir. Bugünün cihadı millet olarak çeşitli alanlarda bilimde, ahlakta, sanayide, askerlikte ön saflarda olmaya çalışmaktır. İşte Çanakkale Köprüsü bunun canlı bir örneğidir. Milletlerin çeşitli bakımlardan ikbal ve idbar (bahtının açıldığı ve tersine döndüğü) dönemleri vardır. Günümüzde ikbal ve talih açıklığının işaretleri görülüyor. Osmanlı'nın küllerinden doğan Türkiye Cumhuriyeti'nin şahlanma dönemi gelmiştir. Günlük sıkıntılar içimizi karartmasın, bunların hepsi geçecek. İstikbal bizimdir.
Gazi Süleyman Paşa'nın sallarla geçtiği Çanakkale'nin iki yakasını, bugün çağın en modern köprüsüyle birbirine bağladık.
1915 Çanakkale Köprüsü hayırlı olsun. Bizi daha güzel günlere taşıyacak ümit, aşk ve heyecan köprüsü olsun.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.