Bir annenin duası
İsmail Kara çok küçük yaşlarında iken aynı odada sabah namazı kılan annesinin, namazın sonunda mırıldanarak yaptığı içten, samimi duaları anlatır. Şöyle dua edermiş annesi:
"Ya Rabbi sana çok şükür, günü geceyi yaratan sensin, bizi de yaratan sensin, hesapsız nihayetsiz şükür, verdiğin rızıklara, verdiğin bereketlere ya Rabbi sana çok şükür, akşamdan yattık, sabahtan ağrısız, dertsiz kalktık, hastahanelerde adamımız yok, hapishanelerde adamımız yok, dışarda adamımız yok, kula borcumuz yok... Aç değiliz, çıplak değiliz, ambarımız dolu, bahçelerimiz dolu... Denizlerin kumları kadar, ulu dağlar kadar, yeşilistanlar kadar sana çok şükür... Dediklerimize, ettiklerimize estağfirullah, geçmiş günahlarımıza estağfirullah. Ya Rabbi günahlarımı affeyle. Son nefeste iman, Kur'an nasip eyle. Divanına geleceğim utandırma beni. Dilimi lâl eyleme. İyi günlerde, iyi havalarda ruhumu al. Sırat köprüsünden kuş gibi geçir beni, ayağımı kaydırma. Kabrimi ışık eyle. Cennetine koy beni. Efendimize, Hz. Hatice, Hz. Fatıma validelerimize komşu eyle beni..." Sonra çocuklarına, bize sıra gelir:
ÇOCUKLARINA DUASI
"Ya Rabbi ümmet-i Muhammed'i koru, benim evlatlarımı da koru. Yavrularımın zihinlerini açık eyle, okusunlar, babalarının yerlerini alsınlar. İyilere kat onları. Rızıklarını helalinden, boldan ver; gökten yağsın, alttan toplasınlar. Helalinden büyük dere aksın ceplerine. Bedenlerine hastalık verme, kemiklerine ağrı koyma; okusun, büyük adam olsunlar, dünyaya ilaç olsunlar, üzüm asması gibi sürgün versin, her tarafı sarsınlar... Hz. Ali'nin kuvveti, Halil İbrahim'in bereketini ver onlara ya Rabbi. Sular gibi artsınlar, dert yüzü görmesinler. Ayakları taşa çatmasın. Namazın hevesini koy yüreklerine. Kâbe'ye yüz sürsünler. Beyaz sakal tarasınlar. Belâlardan, kötü adamlara rast gelmekten koru onları. Elleri boş keseye salmasın; akşam ceplerini boş bıraksın sabah dolu bulsunlar.
Harama elleri gitmesin, ambarları, sofraları dolu dursun, gelen yesin giden yesin.
Soğuk rüzgâr vurmasın onlara.
Elleri filiz versin. Bu ocaklardan Kur'an'ı eksik etme; oğuldan oğula, torundan toruna, yedi başa kadar ya Rabbi. Cenazemi yavrularım kaldırsın, cemaatimden ayrılmasınlar..." İsmail Kara Annesinin dua sahnesini anlatmayı şöyle bitirir:
Fatiha'yı çeker başını göğe doğru kaldırarak ellerini yüzüne sürer, rahmetle yıkanmış gibi hemen kalkar, hasır seccadesini kaldırıp duvara asar. (Dağ Ne kadar Yüce Olsa kitabından)
ANALARIMIZ
Analar, analarımız, vefalı, cefalı, şefkat dolu annelerimiz. Yavuz Bülent Bakiler'in "Analar" şiirinden:
"Açılsa üstüm biraz, duyar da gece yarısı / Kalkar yatağından gelir / Bir mübarek el uzanır yorganıma usulca / Bilirim anamın elidir."
"Bir merhamet bir sıcaklık bir gurur / Yavrum diyen sesinde / Ve huzurun günde beş vakit nabzı vurur / Beyaz tülbentinde, seccadesinde."
"Karımın anası anama benzer / Öylesine yakın duygulu ince / Özü sözü bir, yayla gözesi kadar berrak / Oturtacak yer bulamaz çıkıp yanına gidince / Yüreği destanlar gibi sımsıcak."
"Ve alnım açıksa, başım dikse / Dirliğimiz varsa, mutluysam / Yüzüme gülüyorsa böyle bu şehir / Bir beyaz zambak gibi pırıl pırılsa yavrum / Ve yavrumsa herşeyi bana sevdiren bir bir / Bu mutluluk bu düzen bu bitmeyen aydınlık / Anasının yüzü suyu hürmetinedir."
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.