Yoksa melekler haklı mıydı?
Evet insan Allah'ın halifesi, temsilcisi olarak, O'nun adına yeryüzünü şenlendirmek gibi bir özelliğe sahiptir. Çünki ahsen-i takvim üzere (en güzel biçimde) yaratılmıştır. Ama aynı insan esfel-i safiline (aşağıların aşağısına) da yuvarlanabilir (Tin suresi, 4-5).
İnsan oğlu olumlu ve olumsuz bu iki özelliğinin gereği olarak şimdiye kadar pek çok iş yaptı. Medeniyetler kurdu. Hayatı kolaylaştıracak yollar, köprüler inşa etti. Mimari değeri yüksek yapılar, mabetler bina etti. Bağlar, bahçeler, envai çeşit meyve ve çiçekler yetiştirdi. Kara, hava, deniz araçlarıyla uzak mesafeler yakın oldu. Tıp ilerledi, birçok hastalığın tedavisi kolaylaştı. Göreceli olarak daha iyi imkanlara kavuştuk.
Ama bu arada bir takım dengeler bozuldu. Madde ile mananın arası açıldı. Ruh ihmal edildi. İnsan yaratışışındaki ihtiras, bencillik, kibir gibi kötü huyların merkezi olan "nefs" alabildiğine azmanlaştı.
TÜKETİM ÇILGINLIĞI
Batıda Rönesansla birlikte maneviyatı küçümseme, beşer üstünü inkar etme, metafizik alanı görmezden gelme düşüncesi yaygınlaştı. Ardından gelişmeye başlayan materyalist ve pozitivist dünya görüşü, sanayi devrimiyle saltanatının zirvesine çıktı.
Vahşi kapitalizm ve global sermaye alabildiğine güçlendi "Haz ve hız" çılgınca körüklendi. Önceleri bu, insan nefsinin çok hoşuna gitti,.manevi bağlardan ve metafizik endişelerden soyutlanan "homo economicus" tipi öne çıktı.
Vahşi sermayenin ahlakı yoktur, durmadan büyümek ister. Bunun için reklamlar, moda sektörü ve iletişim araçlarıyla tüketim çılgınlığını durmadan körükledi. Müslüman geleneğindeki kanaat, eşyaya hürmet gibi hasletler etkisiz hale geldi. "Kullan at, her mevsimde yeni modaya uy" anlaşıyı müthiş bir israfa yol açtı.
DOĞAL DENGE BOZULDU
Bütün bunların sonunda doğal kaynaklar ve ham madde hoyratça tüketilir oldu. Yer altı suları çok derinlere kaçtı. Tabiat alabildiğine kirlendi. Plastik malzemeler denizleri bile yaşanmaz hale getirdi. Sanayi atıkları nehirleri kirletti, doğal ortam zehirlendi. Sera gazı atmosferin yapısını bozdu. Asırlardır dünyamızı ısıtıp aydınlatan güneş ışınlarının doğal dengesi bozuldu. İklimler değişmeye başladı. Irmaklar, göller kurudu. Yağışlar sağnağa dönüştü, sel felaketleri mala ve cana zarar verir oldu. Kutuplardaki buzullar erimeye başladı.
DİLEĞM O Kİ
Fazla karamsar bir tablo mu çizdim? Hayır, az bile söyledim. İnsanın sorası geliyor: Melekler, "yeryüzünü bozacak ve kan dökecek olan insanı mı yaratacaksın?" derken haklı mıydılar!
Dileğimiz tez zamanda insanlığın, nefsin köleliğinden kurtularak, bir an önce kendi içinde madde-mana dengesini kurması, aşırı tüketim çılgınlığına son vermesi ve tabiatı sevecek, koruyacak bir bilince kavuşmasıdır.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.