Mehmet Demirci

Maneviyat yoksunu yazar

Refik Halit Karay (1888-1965) II. Meşrutiyet, İttihad Terakki, Mütareke, Milli Mücadele ve Cumhuriyet dönemlerini yaşamıştır. İstanbul Türkçesini en iyi kullanan yazarlarımızın başında gelir. Memleket Hikayeleri ve Gurbet Hikayeleri adlı kitaplarındaki yazılar çok güzeldir. Bunlardan "Eskici" ve "Gözyaşı" başlıklı öykülerini bugün bile ne zaman okusam ağlamaklı olmaktan kendimi alamam.

NASİPSİZLİK

Bugünlerde Refik Halid'in Bir Ömür Boyunca adlı, hatıralardan oluşan kitabını bitirdim. Burada da yazarın kolay okunan iyi Türkçesi kendini gösterir. Düşünce yapısı olarak dikkatimi çeken bir hususa değinmek istiyorum. Bu kitap boyunca Karay'da manevi-dini alana ait hiçbir satıra rastlayamadım. Yazar İstanbul'a, Sinop'a, Suriye ve Lübnan'a ait anılarına yer vermektedir. Kendisi İmparatorluğun yıkılışına şahit olmuştur. İstanbul'da doğup büyüdüğü halde bu mübarek şehirdeki manevi atmosferden hiç nasiplenmemiş olması üzücüdür.

Çağdaşlarından Yahya Kemal, Tanpınar, Halide Edip de seküler çevrelerde yaşadılar. Ama Yahya Kemal'in "Süleymaniye'de Bayram Sabahı" şiiri, Büyük Ada'da kıldığı Bayram Namazını anlatışı ve "Ezansız Semtler" yazıları onun manevi dünyasını anlatmaya yeter.

ÇİNİLERE SİNMİŞ KUR'AN SESİ

Tanpınar, babası kadı olmasına rağmen camiye yolu düşen biri değildir. Ama onun "Çinile sinmiş Kur'an sesi" dizesi bir harikadır. Beş Şehir kitabında ise şöyle der: "Cedlerimiz inşa etmiyorlar, ibadet ediyorlardı. Maddeye geçmesini ısrarla istedikleri bir ruh ve imanları vardı. Taş ellerinde canlanıyor, bir ruh parçası kesiliyordu. Duvar, kubbe, kemer, mihrap, çini hepsi Yeşil'de dua eder, Muradiye'de düşünür.."

Refik Halit'te bu tür ifadelere hiç rastlanmaz. Sık sık gittiği gece alemlerinden, meyhane ve benzeri mekanlardan bahseder. Yahya Kemal ve Tanpınar da işret meclislerine aşinadır. Ama ruhlarının derinliklerinde bir manevi nüve vardır. Refik Halit'te buna rastlayamadım. Üstelik babasının Mevlevi olduğu bilinir.

Refik Halit Mekteb-i Sultani (Galatasaray Lisesi)'nde okudu. On yaşında başladığı bu okul devrin en iyi öğretim kurumudur. Burada Divan ve Tanzimat Edebiyatları da okutulmasına rağmen, Karay bunlara ilgi duymadı ve hemen hemen tamamıyla Batı edebiyatına ve bunun kaynaklarına yöneldi.

MİLLİ MÜCADELE KARŞITLIĞI

Refik Halid Karay İttihad Terakki Partisine karşıydı. Bu sebeple 5 yıl (1913-1918) Anadolu'da sürgün hayatı yaşadı. Ayrıca Anadolu'daki Milli Mücadele hareketine ve Mustafa Kemal'e de karşı oldu. Bu konuda sert yazılar yazdı. Bunun sebebi ondaki İttihat ve Terakki düşmanlığı ve Milli Mücadeleyi de bir İttihatçı hareketi olarak görmesidir.

Sakarya Savaşı'ndan sonra bile Milli Mücadeleyi ve önderlerini iğneleyici yazılar kaleme almaktan geri durmamıştır. Bu yüzden 1922'de Suriye'ye sürgün edildi. 1938'de afla Türkiye'ye döndükten sonra Refik Halit aşırı bir Atatürkçü oldu. Hatıralarında bunun izlerine bolca rastlanır. Sahici mi değil mi bilemeyiz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.