İçimizi belki de en çok yakan cinayeti işleyen katil...
Gencecik bir kıza tecavüz etmeye kalkan, tırnaklarının içindeki DNA'dan yakalanmasın diye Özgecan'ın ellerini kesen, sonra da yakan cani...
Evet O...
Katil (benim içimden zanlı falan demek gelmiyor) Suphi Altındöken'in ailesi, Tarsus 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ne başvurarak Mersin Barosu'ndan avukat tayin edilmesini istedi.
Duruşmaya sayılı günler kaldı.
12 Haziran'da bir hakimin karşısına çıkıp, işlediği cinayeti anlatacak.
Savunacak yani kendisini...
Biliyorsunuz, hiçbir avukat bu adamın savunmasını üstlenmedi.
Ama şimdi Baro, bir avukat tayin edecek.
Çünkü Ceza Muhakemeleri Kanunu'na göre, suçun ağırlığı nedeniyle mutlaka bu kişinin bir avukatla temsil edilmesi gerekiyor.
Gerekçe de şu: Adaletli bir şekilde yargılanması ve kendisini savunması...
Kimin tayin edileceği, nasıl bir yöntem izleneceği henüz belirlenmedi...
****
Derdim avukat değil zaten...
O savunmanın nasıl ve hangi cümlelerle yapılacağı.
Böyle vahşi bir ölümü hak etmek için ne yapmış olabilir Özgecan...
Bir savunma yapılacağına göre, "suçlanacak" biri olacak değil mi?
"Bana şunu yaptı, ben de bu nedenle öldürdüm" diyecek...
Minibüse binip evine gitmek istemişti Özgecan...
O minibüsün şoförü öldürdü onu...
Neydi suçu, yanlış durakta beklemek, yanlış minibüse el etmek mi?
Bir sonraki minibüse binse ya da öncekine, belki de ölmeyecekti..
"Ne diye benim aracıma bindi?" mi diyecek katili...
****
Bu kaderin en acı tarafı Özgecan'ın telefonuydu belki de benim için.
Olayı ilk duyduğumda "Neden telefonla polisi veya bir yakınını arayamamış" demiştim.
Bozulmuş telefonu.
Tamir bile ettirememişler...
Hani artık elimizin bir diğer parmağı gibi yanımızdan ayırmadığımız telefon...
Olsaydı, bozulmasaydı, birini arayabilseydi Özgecan...
Belki de...
Böyle mi savunur acaba o katil kendini...
"Gözüm dönüp, ona tecavüz etmeye yeltendiğimde polisi arasaydı, bozuk olmasaydı telefonu" mu diyecek.
****
Başına gelecekleri hisseder gibi, ürkek ama cesurca bir önlem almıştı kendisine o güzel kız...
Çantasında biber gazı taşıyordu...
O katil, ona tecavüz etmeye yeltenirken sıkmıştı gazı...
Ne yazık ki yetmedi...
Bir caniyi engellemek için çok hafif bir savunmaydı.
Ne diyerek savunur şimdi kendini katil...
"Biber gazı beni engeller mi, çıkarsaydı bir bıçak ya da silah, belki de yapamazdım" diyebilir mi...
****
Çok mu pişkinlik olur dersiniz...
Bu kadarı da fazla mı...
Ağırlaştırılmış müebbet ile yargılanacak bu katil...
Ve avukat tayin edilmesini istedi...
Pişkinlik tam da burada işte...
"Yasal zorunluluk" nedeniyle zaten bir avukat bu görevi üstlenecekti...
Peki niye yapıldı bu arsız, bir o kadar da gereksiz talep...
Cahilce bir önlem işte...
Belki birkaç yıl daha az ceza için...
Kimbilir belki de kurtulmak için bir çırpınış...
****
İçimiz yanıyor hala bu cinayet için...
Bu pişkince savunmaya tahammül etmek çok zor olacak...
Ve Türkiye'nin adalet sistemi bu davayla çok büyük bir sınav verecek...
Emsal bir karar çıkmalı bu davadan...
Kadınları öldüren, tecavüz eden sapıkların önüne set çekecek kadar "farklı" hatta belki "sıradışı" bir karar çıkmalı...