İzmir ulaşımına psikolojik bakış!
"işin içinden çıkılmaz" ulaşım projelerini acaba nasıl "çözümlemek" lazım...
Sizce niye ortaya "sistematik" bir şekilde İzmirliyi çıldırtan ulaşım projeleri çıkarıyorlar?
Acaba psikolojilerini çözmek için bunları "çocukluğuna" falan mı döndürsek!
Şöyle Freud edasıyla karşılarına geçip, bir koltuğa uzandırsak ve desek:
Anlat bakalııımmmm. Sen niye ısrarla aynı hatayı yapıyorsun?
Bu acayip inat, bitmeyen yanlış kararlar niye?
Çocukken başın otobüsün kapısına mı sıkıştı?
Ne bileyim, elmalı şekerin vapurdan denize mi düştü?
Eskiden "biletçi amcalar" vardı otobüsün içinde.
Onlar, otobüsün ortasında bir koltukta otururdu.
O biletçi amcayı mı özledin?
O mu geri gelsin istiyorsun?
Amacın ne?
****
Sen küçükken çok mu mutsuzdun İzmir'de toplu ulaşım araçlarını kullanırken, bütün İzmirliler de aynı sorunu mu yaşasın istiyorsun?
Metro ihalelerini bitirmek bilmedin...
Aktarmalı ulaşım diye bir dert buldun ki akıllara zarar...
Kalktın başımıza tramvay gibi gereksiz bir proje çıkardın...
O yetmedi, yıllardır tıkır tıkır işleyen Kentkart sistemini çökerttin yahu!
El insaf!
Hadi yeni bir şeyi yapamıyorsun anladık. Mevcudu bozmak niye?
Anlat, vallahi billahi dinleyeceğim...
Niye bozuyorsun sen bizim ulaşım keyfimizi arkadaş! Niye!
Biz sana ne yaptık!
NOT:
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, İzmirlilerin önünde,
ulaşım ile ilgili projeleri savunuyor. Bu psikolojiyi anlarım. Zordur hatayı kabul etmek. Ekibini savunmak da güzeldir. Ama kapalı kapılar ardında bu hataları başına saran bürokratlara ne yapıyor sahiden çok merak ediyorum!
Bıktıran mesajlar
Sizin de telefonlarınıza hala istemediğiniz ticari mesajlar geliyor mu?
Sözde 1 Mayıs itibariyle bu mesajlar yollanamayacaktı.
Gelen onay mesajlarına sessizliğimiz "ret" sayılacaktı.
Ama hayır!
Adamlar bunu "kabul" sayıyor.
Ve o saçmasapan mesajları göndermeye, aramaya devam ediyorlar.
Şu anda bu yazıyı yazarken bile Bodrum'da bir otelden mesaj geldi...
Bizde de kabahat var tabii.
Zor geliyor, üşeniyoruz...
İşin gücün yoksa git, firmayı bakanlığa şikayet et.
Bir ton bürokrasi...
Türk halkının bu huyunu bilen firmalar da ceza korkusu olmadan mesajlarını yolluyor.
Suç kimde peki?
Bizde mi onlarda mı?
Siz adamı aşktan soğutursunuz!
Bir kanun çıkarılsa ve magazin figürlerinin "aşk", "sevgi", "sevgili" sözlerini kullanmaları yasaklansa!
Yaz geldi yine, şezlongda birbirini yağlama, Alaçatı'da el ele yürüme, magazin gazetecilerinin sormaktan bıkmadığı "Evlenecek misiniz" sorusuna "yapmacık gülümseme" sezonunu açtılar.
Yaz gelince, bikini-mayo gibi üzerlerine "aşk" giyen insanlar bunlar...
Bir dahaki sezonda da üzerlerinde aynı "bikini"yi göremiyoruz zaten!
Malum modası geçiyor!
Tanrı aşkına aşk demeyin...
Adını değiştirin...
Siz başka bir söz bulun...
Aşk bizimle kalsın...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.