Dayak... Gözyaşı... Ve masum bir çocuk
"Bir çocuğa vuran büyük adam!"
Neydi bunu yapma gerekçen?
"Suriyeli işte! Bıktık bunlardan" mı diyorsun?
Dur dur, biliyorum bir şey daha söylüyorsun...
"Her yerde var bu mendilci, dilenci çocuklardan. Suriyeli olmayanlar da var. Restoranlarda, kafelerde, trafik ışıklarındalar. Bunlarla mı uğraşacağız" diyorsun değil mi?
Söylesene bana...
Sen, en son ne zaman çocuk olmuştun!
Kaç yıl geçti üzerinden...
Sen mi seçmiştin çocukken hayatını; yoksa sana ne dayatıldıysa onu mu yaşamıştın.
****
Heey, Osmanlı tokatlı, vurdu mu oturtan, burun kanatan adam!
Ailen eline mendil tutuşturup, seni sokağa bıraksaydı "Bunları satmadan da eve gelme" deseydi, ne yapardın?
O mendilleri satamayınca evde seni iyi bir dayak bekliyor olsaydı...
Ya da ne bileyim, bütün ailenin yükü senin cılız omuzlarına yüklenseydi.
Sen mendili satamayınca o akşam evde sofra kurulamasa ve herkes aç yatsaydı...
Çelimsiz omuzların bu yükü kaldırır mıydı büyük dövüş ustası!
****
Vaayy be, iyi dövmüşsün ama!
Yerlerde sürünmüş zavallı!
Nasıl korkmuştur sen onu döverken düşündün mü?
Unutmuşsundur hatırlatayım...
Küçükken "dev" masalları anlatılırdı bize...
Sen ona vururken yerde bakıyordu ya korkuyla... "Kötü kalpli bir dev"din onun gözünde...
****
Heeyy vicdanını bir masa-sandalye arasında unutan adam!
O küçük çocuk seçmedi bu hayatı...
Ne savaştan kaçan Suriyeli, ne varoşlarda yaşayan İzmirli çocuğun tercihi değil sokakta dilenmek!
Ona bıraksalardı eğer....
Senin tokatlarınla ağlamak yerine evinde oyuncaklarıyla oynamayı seçerdi!
Onun oyuncakları, mendilleri vicdansız adam!
Acı bir masalın kötü kalpli devi olmak en kolayı...
Onu sokaklardan kurtarmaya yetmiyorsa gücün...
Başını okşayacaksın...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.