• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Sizin içinizde kaç kişi haykırıyor? NİL KUYUMCU

Sizin içinizde kaç kişi haykırıyor?

nil.kuyumcu@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 07 Eylül 2015, 22:05
BEN ANAYIM: İçim yanıyor içim...
O gencecik yavruların şehit olduğu an, acı bir hayal olarak gitmiyor gözümün önünden. Nasıl büyüttük onları, öpe koklaya askerlik yaşına getirdik ve yolladık er ocağına...
Her eğitimde, uygun adım marş ilerlerken bu sözü haykırdılar: "Vatan, sana, canım feda"...
Oldular işte vatana feda...
Ve olmaya da devam ediyorlar...
Biz geceleri uyurken, onlar mermi, roketatar sesleri, patlayan mayınların altında vatanı koruyorlar...
Biz, başımızı yastığa koyarken, onlar hain kurşunlara karşı bir kayayı siper ediyorlar kendilerine...
Ya şehit oluyorlar ya da bir arkadaşlarının şehit oluşuna şahit! Ben anayım. Kimse benim yanıma gelip barış falan demesin, "Silahla gelen kardeş falan olamaz. Sen hangi barıştan söz ediyorsun, benim yavrumu uyuyan bombalarla, hain pusularla şehit ederken" diye haykırıyorum!

BEN GAZETECİYİM: Yok olmaz! Kalemlerin sivriliğini törpüleme, sert sözlerin üzerine ince bir tabaka örtme vakti. Zaten genlerinde "gerginlik" olan, "galeyana" gelmesi hep "an meselesi" bir toplum bu...
Bizler, gazeteciler, önemli bir misyonu yükleniyoruz. Bir vatandaşın, "inandığı, sözüne güvendiği" bir gazetecinin, siyasinin, akademisyenin ağzından çıkan tek lafla, "bir felaket dominosunun" ilk taşı düşürülebilir! Sözleri düşünerek yazma, bir adım ötesini düşünme, Ortadoğu gibi bir "bataklık" ile komşu olduğun gerçeğini hatırlama vakti...
Oradaki halkların çıkan isyanlarla nasıl bir iç savaşa sürüklendiği gerçeği tüm çıplaklığıyla dururken, gün sakin kalma vakti!

BEN ATATÜRK'ÜN KIZIYIM: Bu vatan için canını hiçe sayan, cepheden cepheye koşan ecdatların çocuklarıyız biz. Ata'nın evlatlarıyız...
Bu ülkenin bir karış toprağını isteme cüretini bile gösterememeliydi kimse...
Buna bile izin vermemeliydik. Atamızın fotoğraflarına bakarken bile başımızı öne eğmemiz lazım! "Size mi emanet ettim ben bu vatanı?" diyebilecek olsa ne cevap verirdik? "Ey Türk Gençliği, birinci vazife olarak ne dedim okumadın, dinlemedin duymadın mı?" dese, susmanın utancı bile yetmez mi!...
"Konu vatansa gerisi teferruattır" sözü yankılanıyor içimde. Ve o sesi susturamıyorum!

BEN İZMİRLİYİM: Biz değil miydik "Türkiye'nin aydınlık yüzü" diye ortaya çıkan! Şimdi bizim, İzmirlilerin bir şey yapması gerekmez mi? Bir yerlerde sürekli barış ve kardeşlik sözü söyleniyor. Kürt vatandaşların, PKK'nın oyununa gelmesini önleyecek adımlar atılması gerekiyor. Bu barışı sağlayacak bir adım atmak...
Nasıl, ne bilmiyorum! Ama bir araya gelerek, tüm kitleleri harekete geçirecek bir sivil toplum hareketi şart! Laf olsun diye değil, elimize sadece Türk bayrağı alıp, meydanlarda slogan atmak değil...
Akılları başlara getirecek, "bu kirli oyunu" bozacak bir hareket...
Ne tam olarak bilmiyorum...
Ama yapılacaksa İzmir'den başlamalı...

BEN VATANDAŞIM: Aklım, duygularım karmakarışık işte. Ne düşüneceğimi, ne hissedeceğimi bilmez haldeyim. Bir yanım avaz avaz bağırırken, diğer yanımın eli "sus" diyor.
Bir yanım gözyaşları içinde, bir yanım öfkeli...
Biri barış güvercinleri; diğeri şahinler, kartallar uçuruyor gökyüzüne...
İç sesim, öfke ibresini sakinliğe çevirmek gerektiğini defalarca defalarca defalarca söylüyor...
Sadece henüz yeterince yapamıyorum! *** Benden farklı mı hissediyorsunuz? Siz çok "keskin çizgilerle" çizebildiniz mi düşüncelerinizi? Önce, vicdanın, aklın, duyguların savaşını vereceğiz ülke olarak...
Sonra da bir karar vereceğiz...
O karar günü, çok yakın...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.