Bizim "dev ev"in mahallesi yanlış!
Sadece gündem mi?
Tepeden tırnağa yenilensek...
Osmanlı'dan bu yana özendiğimiz şu "Evropa"nın huzurlu yaşam moduna biz de geçebilsek...
Hani filmlerde izlediğimiz hayat...
Müstakil bir ev, kocaman bagajlı bir araç, kese kağıdında taşınan market malzemeleri ve bizi görünce bahçenin çitlerini aşarak yanımıza gelen köpeğimiz...
Haa bir de evimizin terasındaki sallanan sandalye...
Öyle bir huzur...
****
Olmaz değil mi?
Neden?
Bizim "dev ev"in mahallesi yanlış!
Komşular kötü komşular!
Bir mahalle düşünün...
Sen dünyanın en iyi insanı da olsan; tepende sürekli halı silkeleyen, son ses müzik dinleyen, park yerini işgal eden, sokağa çöp döken, ellerinle beslediğin kedinin kuyruğunu kesen, köpeğine tekme atan, her gün karısını, çocuğunu döven, naralar eşliğinde eve gelen komşularla çevrilisin...
Birini ikna etsen, öbürü devam ediyor...
Tam, "çözdüm bu işi tamam" derken, bu kez "arka mahalledeki" camına taş atıyor...
Ve gitgide hainleşiyorlar...
Çirkinliğin dozu artıyor...
Cama taş atma, arabanın lastiğini kesme derken bir gün, evinden birinin ensesine namluyu dayıyorlar..
Adam, tetiğe basıyor...
****
Ve bazen eline tek seçenek veriyorlar...
Onların anladığı dilden konuşmak...
****
Peki bu kolay mı?
Zor...
Hem de çok...
Çünkü, onların diliyle konuşunca, canı yanan insanların sayısı artıyor...
Seni de kendi pis bataklıklarına çekmek istiyorlar...
Huzursuzluk diz boyu...
Çelişki de tam orası!
Huzuru sağlamanın tek yolu...
****
Dedik ya...
Bizim "dev ev"in mahallesi yanlış işte...
Bu insanlar, bambaşka bir coğrafyada bir araya gelselerdi, çok daha farklı bir tablo çizerdik...
İşin kötüsü ne bizim evi taşımamız mümkün ne de o komşuların taşınması...
****
Fatih'in torunları olsak ne fayda...
Mümkün mü, "evimizin" altına kızakları yerleştirip, "Evropa"ya doğru ilerlemek...
Ortadoğu cehennemini arkamızda bırakmak...
Keşke mümkün olsaydı...
Bizden, hissettiklerimizden bu kadar uzak bir yerde, değerlerimizi sürdürmeye çalışmak her gün biraz daha imkansızlaşıyor...
Kadınlar özgür bırakılsa...
Lafta değil sahiden...
Giyim kuşam değil, yaşam meselesi yaşam...
Kadınlar istediği gibi yaşayabilse bu memlekette...
Bütün ruh hastaları, sapıklar ve tecavüzcüleri bir yere toplasak da kadınlar özgür kalsa...
Hiçbiri öldürülmese, tecavüz edilmese...
Dayak yemese...
Bir kız çocuğu "Öğretmenim beni taciz etti" dediğinde, olay kapatılmak yerine, bütün ülke yeri yerinden oynatsa..
****
Kimyasal hadım!
Hani, bir ara gündeme gelen, sonradan unutulan konu...
Bu tecavüzcüler, o iğrenç hayatlarını sürdürsünler ama kimyasal hadım uygulansın ve o sapık cinsellikleri bitsin.
Buna da mı "hayır!"
Müebbet, hapis falan çözmüyor işte...
Bitmiyor, bitmiyor, bitmiyorlar...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.