Bir İzmirli gencin belediyeyle imtihanı!
Her gün onlarca haber okurken, dün bir sitede şöyle bir başlık gördüm...
"İzmirli girişimcinin hazin öyküsü!" Dün sosyal medyada patlayan gencin haberini, "Ne yaptın hemşerim" diye merakla okudum...
İbrahim Erkarakaş, 8 ay önce "seyyar kahve" projesini İzmir'de uygulamak istemiş...
Almış 93 model bir minibüsü, dört tekerlekli şahane bir kafeteryaya çevirmiş...
Bakınız: Fotoğraf!
İnsanın canı, bu "arabaya" bakarken bile kahve istiyor!
İbrahim'in hayali, dünyada da örneği olan bu projeyi Türkiye'de denemek...
Ama küçük bir hata yapıyor!
Alıp arabayı "direkt", Lozan'da, Montrö'de, Kıbrıs Şehitleri'nde satışa başlamak yerine, yasal izinler, ruhsat almaya çalışıyor...
Sen misin ruhsat almak isteyen!
Canından bezdiriliyor...
İbrahim, yaşadığı "bürokrasi çilesini" Twitter'da uzuuun uzuuun anlatmış...
İşte, yazdıklarından bazı cümleler:
"İlk gittim ilçe belediyesine. 'Çok güzel harika bir proje, çok beğendik ama bizim elimizde değil ilçe zabıtaya git' dediler.
Sonra gittim ilçe zabıtaya, 'Oha harika, çok da güzel olur ama bizim elimiz de değil il zabıtaya git' dediler. Sonra gittim il zabıta müdürlüğüne. Onlar da, 'Harika olur, genç girişimcileri desteklemek lazım ama bizim elimizde değil Büyükşehir Belediyesi'ne git' dedi. Büyükşehir Belediyesi'nde de buna benzer diyaloglar geçti ve onlar da beni ruhsat müdürlüğüne yolladı. Ruhsat müdürlüğüne gittim. Dedim 'Böyle böyle, olay sizde bitiyormuş.' Projeyi anlattım, sunum yaptım. Bana 'Dilekçe doldur ama emsal teşkil eder, izin çıkmayabilir' falan dediler."
Sonrasında da aynı kısır döngü devam etmiş... Oraya git, buraya gel; bugün git, yarın gel...
Özetle İbrahim'e "Bu iş olmaz. Sana izin vermeyiz" demişler...
İbrahim bir süre "izinsiz" çalışmayı denemiş ama en sonunda vazgeçmiş...
Hayal kırıklığını da yine sosyal medyada şöyle anlatmış: "Ben işin başında çok değerli akademisyen hocalarımı dinlemedim.
'Yaparım' dedim ama yapamadım.
Yedirmediler gerçekten."
İzmirli İbrahim'in hazin öyküsü, sosyal medyada patlayınca işin rengi biraz değişir dedim ama yine olmamış...
İbrahim, dün bir tweet daha atmış ve demiş ki; "Bugün İzmir Büyükşehir Belediyesi misafir etti beni.... Yasal sebeplerden dolayı yardımcı olamayacaklarını söylediler." Vallahi ben yasal sebebi fena halde merak ettim...
Bu çocuk niye, o kadar uğraşmasına rağmen ruhsat alamadı?
Bu memlekette, yıllardır İzmir'in göbeğinde, aynı yerde, aynı saatte, kamyonet arkasında kokoreç satan var mesela...
Neyse şimdi nokta atış yapıp, adamı ekmeğinden etmeyeyim ama "izinsiz" kokoreç satılıyorsa, "ruhsatlı" kahve niye satılamıyor?
El arabasında satılan tavuklu pilava ve bilumum seyyar satıcıya niye ses çıkarılmıyor?
"Emsal teşkil edersin" ne demek?
Etsin işte, yeni girişimcilik hikayeleri gelsin... O işi bir düzene koymak da sizin göreviniz... Sahiden de yurtdışında, bu tarz arabaların içinde, her çeşit yiyecek, içecek satılırken, biz de niye illa "seyyar" ve "yasalara aykırı" uygulanıyor...
Ne diyelim İbrahim...
Sen en iyisi o arabayı seyyar kokoreççiye çevir! Mis gibi iş!
Kimse karışmaz...
Haftada bir gün de midye dolma sat...
Baktın, zabıtalar geliyor...
Çevir kontağı, bas gaza, yerini değiştir!
Bugün Kordon, yarın Çankaya...
Seç, beğen al İbrahim, dükkan senin!
"Kahve projesi ne olacak" mı diyorsun?
Hımmm...
Vallahi, bu "1980'den kalma bürokrasi kafasıyla", sana 3 vakte kadar "ruhsat" gözükmüyor!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.