Sahiden Azize olmak istiyor muyuz!
Kenan Doğulu, eşi Beren Saat'in doğumgününü kutlarken, "Sen bu dünyaya hediye doğmuş çok özel bir ruhsun canım sevgilim. Gözümde bir azize, kalbimde bir ateşsin.
İyi ki varsın!" yazıp, fotoğraflarını paylaşmış...
Hımmm...
Kendimi Beren'in yerine koydum... Yüklendiğim misyona bak... Azize! Buyur buradan yak... Adam eve geç geldi diye arıza çıkaramazsın sen bir Azizesin!
"Tatlım ben akşam kızlarla takılacağım" sözünü, zinhar diyemezsin, bir Azize'ye yakışmaz!
Şöyle bir asfalyan atsa, ağız tadıyla bağıramazsın, bir Azize ancak huşu içinde fısıldar! İlan-ı aşk edeceğim diye bir kadının bu kadar da eli kolu bağlanmaz ki...
Her kadının içinde, "her an arıza çıkarmaya müsait" bir cadı dururken, istersen git günde 3 kez kulağına "Sen bir Azizesin. Sen bir Azizesin. Sen bir Azizesin..." diye fısılda, o yine yapacağını yapar! İşte bu yüzden, sırf bu yüzden işte... Bırakın kadınlara Azize, Mazize, Şaziye misyonunu yüklemeyi... Biz böyle de güzeliz!
Açılın ben teknik direktörüm...
Futbol sevmiyoruz diye, maç izlemeyecek değiliz...
Ben de izliyorum...
En çok da "sevdiklerimin" bu tutkusuna ortak olmak için...
Son zamanlarda bu futbol sevdam, böyle biraz "mecburu hizmet" tadında da olsa arttı...
Pazar günü Fenerbahçe-Beşiktaş maçını izledim... Futboldan zerre kadar anlamayan ben bile, kendimi "Ya o top oraya mı atılır" diye bağırırken buldum!
Ben bu haldeyken çevredeki diğer seyircileri söylemeye bile gerek yok... Herkes Milli Takım Teknik Direktörü gibi... Eh insan merak ediyor tabii... Acaba o seyircilerin birkaçını, tuttukları takımın teknik direktörü yapsak, o "şahane taktiklerini" verseler, ortaya nasıl bir futbol çıkardı!
NEDEN KİLO VEREMİYORSUNUZ?
Yaz mevsimine sayılı günler kala, herkeste ufaktan ufaktan bir "diyet modu" başladı. Ama ortada "diyet" var, zayıflayan "yok"... İşte, bu sorunun nedenini açıklıyorum... Ama benden öyle, Canan Karatay gibi, bilim aleminin gizli dehlizlerinden fırlamış bir bilgi beklemeyin. Ben sadece malumu ilan edeceğim, ama bir farkla... Evet açıklıyorum...
Spor yaparsanız eğer, "kendinize kıyamayacaksınız!" Evet, aynen öyle! Egzersiz yaparken yanan o bacakların, karnın, kolların acısını çekince; kendinizi "kıymalı börek" yerine, "yulafın" kollarına "gönüllü" bırakacaksınız!
"O kadar egzersiz yaptım, aklımdan zorum mu var benim harcadığım kaloriyi geri alayım" diyeceksiniz.. Aksi halde, sporsuz yapılan "zahmetsiz diyette", kuralları kolaylıkla çiğner, kilolardan kurtulmayı hep bir sonraki pazartesiye ertelersiniz! Bugüne kadar hep böyle olmadı mı?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.