Sinemanın yeni "savaşçı"sı 3D!
Son günlerde sinema salonlarını art arda "3D" bombardımanına uğratan filmler mesela. Her biri birbirinden nefes kesici. Sinema da eski görkemli günlerini 3D ile yeniden yakalamış gibi. Yoksa "Thor" filmi hala kapalı gişe oynamazdı. Üstelik "Shakespeare"in ünlü trajedileri tadında ve de 3D! İskandinav efsanesi olan "Thor" görselliğiyle baş döndürüyor. Oyuncu kadrosunda Anthony Hopkins, Oscar'lı Natalie Portman ve Chris Hemsworth gibi sıkı isimler var. Yönetmen ise" Shakespeare" üstadı Kenneth Branagh.
Modern dansın efsanevi koreografi Pina Bausch'un anısına hazırlanan belgesel de bir başka 3D çalışma. Filmin temelini Baush'un "Cafe Müler", "Le Sacre Du Printemps" gibi koreografilerinden oluşturuyor. Modern dans da çığır açan bu çalışmalar üç boyutlu olarak aynı etkiyi sinema perdesine de yansıtıyor. Hayranlıkla izlememek imkansız. Filmin yönetmeni ise "Wim Wenders"*. Pina'nın dediği gibi "Dans, dans, dansYoksa hayat geçip gidiyorBu nedenle hayat geçip gitmeden dansa adanmış bir yaşama tanık olmak lazım.
İlgi gören bir başka 3D çalışma da "Kutsal Savaşçı" filmi. Güney Kore'nin tanınmış çizerlerinden Hyung Min-Woo'nun "Priest" adlı çizgi serisinden uyarlanan filmde western, doğaüstü korku, vampir efsanesi ve kıyamet sonrası gibi birçok unsur bir arada. Vampir savaşından sonra insanlar, kilisenin yönettiği bir kalede yaşarlar. Yeğeni kaçırılan "Kutsal Savaşçı" kilisenin kurallarını çiğner ve onu vampire dönüştürülmeden kurtarmak için hemen yola çıkar. Bu zorlu mücadelede yeğeninin sevgilisi Hicks ve eski bir Kutsal Savaşçı olan ona eşlik eder. Thor'da nasıl Shakespeare hissettiysem, "Kutsal Savaşçı"da da konusunda Umberto Ecco'nun "Gülün Adı"nı, görsellikte de Mel Gibson'ı yaratan "Mad Max" serisinden tatlar buldum diyebilirim.
En en en sevdiğim korsan "Jack Sparrow"u yazmamak olmaz tabii ki. "Karayip Korsanları: Gizemli Denizlerde" yeni macerasıyla çok çok eğlenceli, üç boyutlu görselliğiyle büyüleyici. Johnny Depp "Jack" de gene hınzır mı hınzır. Üstelik karşısında bu kez İspanyol dilber "Penelope Cruz" var. Penelope'nin canlandırdığı "Angelica"nın "Jack"den kalır yanı yok. Filmin yönetmenliğini bu kez "Chicago" ve "Nine" müzikal/filmlere imza atan (çok sevdiğim) Rob Marshall üstlenmiş.
Şu ana kadar seyrettiğim/yazdığım bu üç boyutlu filmler baştan sona görsel olarak şa-ha-ne! Üstelik içerik olarak da çok sağlamlar. Asla görsel efektlerle filmi kurtarırız diye bir dertleri yok. Bu samimiyetleri daha filmin başında kendisini hemen hissettiriyor.
İster bir efsaneyi, ister bir sanatçının dans tutkusunu seyredin. Bu filmlerin görselliği sizi "üçüncü boyut"a taşıyacak. Salondan çıkarken hangi "generation" olduğunuza karar vermeye çalışacaksınız. Eğlence ya da sanat filmi, eğer sizi bir başka kişiye dönüştürebiliyorsa daha ne olsun.) Yaşasın üç boyut... Yaşasın "Dijital Generation"!
Nuri B. Ceylan'ı Cannes'daki büyük başarısı için tebrik ederim! Yeni Türk Sineması ile gurur duyuyoruz. Yeşilçam'la da!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.