Korku klasiği "Carrie" ye yeni yorum
Önce kısa bir özet diyelim: Carrie okulda arkadaşlarının sürekli dalga geçip kötü davrandığı, evdeyse aşırı dindar annesinden zulüm gören bir kızdır. Ama onun herkesten sakladığı bir sırrı vardır; çok yoğun doğa üstü güçlere sahiptir. Okul balosunda Carrie'ye arkadaşlarının yaptıkları kötü bir şakayla olaylar çığırından çıkar.
Stephen King uyarlaması
1976 yılında Stephen King'in "Carrie" romanından uyarlanan film korku sinemasında adeta bir yeni bir dönemi başlattı. Carrie adındaki bir genç kız telekineziyle (beyin gücü) maddeleri hareket ettirebiliyordu. Yönetmen Brian De Palma Carrie'nin bu yeteneklerini -görsel şov amacıyla değil - onun karakterinin bir parçası olarak filminde kullandı. Ve King'in romanındaki karanlığı, taassubu tam dozunda yansıttı. De Palma'nın yaratıcılığına bir de Carrie'yi oynayan Sissy Spacek'in müthiş oyunu eklenince film unutulmaz oldu.
Bu nedenle yeni "Carrie"nin seyirciyle imtihanı oldukça zor. Aşması gereken birçok engel var. "Erkekler Ağlamaz" ( Boys Don't Cry) filmiyle rüştünü ispat etmiş yönetmen Kimberley Peirce bugünün Carrie'sini yaratabilmek için farklı bir yol izliyor. Mesela Carrie güçlerini tesadüfen keşfedip geliştiriyor. Son derece katı olan anne figürü yeni filmde kızını korumak isteyen bir anneye dönüşüyor. Ayrıca yönetmen Pierce gençlerin gözdesi sosyal medyadan iyi bir şekilde yararlanıyor. Carrie videosu bir anda internetin yıldızı oluveriyor.
İlki kült bir film
Buraya kadar her şey güzel fakat Stephen King'in kurduğu dünya maalesef bu filmde sizlere ömür. Dini baskılardan kaynaklı o gerilimli atmosfer bu filmde yok. Yeni nesil Carrie daha çok ruhunu şeytana satmış bir iblis hikayesi gibi duruyor. Oysa hikayenin özü bu değil. Özellikle de finaldeki anne-kız çatışması fazlasıyla "Şeytan" filmini andırıyor.
İlk filmdeki Carrie'yi Sissy Spacek oynadığı için yeni Carrie ChloGrace Moretz'in işi gerçekten zor. Anne Margaret'te ise Julianne Moore'u izlemek keyif verici. Uzun sözün kısası: ilki film kült olunca yeni nesil Carrie ağzıyla kuş tutsa yaranamıyor.
Bitirmeden; meraklılarına Stephen King kitaplarından uyarlanmış "Misery" (Ölüm Kitabı), "The Sahwshank Redemption"(Esaretin Bedeli), " Green Mile" (Yeşil Yol) ve "The Shining" ( Cinnet) filmlerini izlemelerini öneririm.
Haftanın Filmi
Ender's Game : Uzay Oyunları
'Ender's Game', 2070 yılında geçen, fütüristik bir film. Dünyaya yapılan bir 'alien' saldırısı sonrasında hayatta kalmak için savaşmaya başlayan insanlık, gezegenlerini ele geçirmeye çalışan 'Buggers' isimli yaratıklara karşı büyük bir mücadeleye girişirler. İnsanoğlu, bu dünya dışı yaratıkları yok etmek için özel olarak çalışacak olan IF isimli seçkin bir ordu kurar. Filmin başrollerini Harrison Ford ve Asa Butterfield paylaşıyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.