• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
ŞEBNEM BURSALI

Siyasete gölge düşürmeyin

sebnem.bursali@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 01 Temmuz 2011, 19:55
1993'ün Ankara'sına gitti hafızam. O dönemki adıyla DEP'in kapatılma davası açıldığında, milletvekilleri Hatip Dicle, (rahmetli) Orhan Doğan, Sedat Yurttaş, Sırrı Sakık ve Leyla Zana, TBMM'yi terk etmeme eylemine başlamış, bugünün ceylan derisi, o dönemin kahverengi koltuklarında uyuklamışlardı günlerce. Şimdi ise tam tersine, BDP'li veya bağımsız kürt milletvekilleri, 17 yıl önce terk etmedikleri aynı çatıya, yani Meclis Genel Kurul'una girmiyorlar. Onlarla birlikte benzer bir eylem de, CHP tarafından yürütülüyor. CHP'liler, Genel Kurul'a giriyor ama yemin etmiyorlar. Ve böylece, elbirliği ile demokrasi tarihimizde ilk kez yüzde 95'ten fazla seçmenin temsil edilme rekorunun kırıldığı yasama organı, layık olduğu şanlı dönemine başlayamıyor, üzerine gölge düşürülüyor.
Ergenekon Davası'ndan yargılamaları süren CHP milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal ile Balyoz sanığı MHP'li Engin Alan ile KCK davasından yargılamaları süren bağımsızlar, yani toplam 8 vekil, mazbatalarını aldıkları halde, ilgili mahkemeler tahliyelerine izin vermediği için garip bir durum var ortada. Gerekçe; "Yeterli delil toplanmadı, kuvvetli şüphe devam ediyor."
Yani, sandıktan çıktılar ama hapisten çıkamadılar. Size CMUK'tan, Anayasa'ya kadar pek çok madde aktarıp kafanızın daha fazla karışmasını istemiyorum bu güzel yaz gününde. Kaldı ki koskoca anayasa profesörlerinin bile üzerinde bir türlü uzlaşmadığı yasa ve anayasa maddelerinin dilini, normal vatandaş nasıl anlasın? Ama Yeni Asır'ın anladığı dili anlatmaya çalışayım size en yalın haliyle...

YENİ ASIR'IN DİLİ
Yeni Asır'ın dili, demokratik nizam ile özgürlükler arasındaki hassas dengeyi gözeten bir dildir, ancak bizim zaman saatimizin yelkovanı günün sonunda illa ki özgürlükleri işaret eder.
Olaylara ve sorunlara millet iradesi penceresinden bakmak, Yeni Asır'ın 3 asırlık şiarıdır.
Bu nedenle; bizim anladığımız dil, millet iradesi ile seçilen 8 vekilin serbest bırakılması, TBMM'de yerlerini almaları ve ancak milletvekili sıfatlarıyla yargılamalarına devam etmeleridir. Çünkü yargılandıkları suçlar, dokunulmazlık kapsamı dışındaki suçlardır.
Yeni Asır'ın dili bir başka şey daha söylüyor ama. Evet, biz seçilmiş insanların hapishanelerde değil, Meclis'te yer almasını istiyoruz. Ama kimse unutmasın ki, biz aynı zamanda bir hukuk devletiyiz. Bu ülkenin mahkemeleri, millet adına karar veren hakimleri var. Hakimler ki yasalarla karar üreten, kanun neyi emrediyorsa o yönde karar vermek zorunda olan devlet görevlisidir. O yüzden, millet adına, Meclis'in yaptığı yasa ve anayasa maddelerine göre karar veren hakim ve savcıları ölçüsüz eleştirirken bir kez daha düşünülmesi gerektiği kanısındayız.
Bugün, hakim ve savcıları eleştiren siyasetçiler, kendilerinin düzeltmesi gereken maddelerden şikayet edene kadar zamanında gerekeni yapmalıydılar... 12 Eylül'de bir anayasa değişikliği referandumu yapıldı. "Herşeye hayır" diyen zihniyeti savunana kadar, bu konuda zorlasaydılar madem Meclis'i ve hükümeti. Kaldı ki bugün de ortaya konan eylemin ne devamı, ne de sonu belli değil. Çözüm alternatifi yaratılmadan, sürdürülebilir eylem modelleri geliştirmeden, çektiğin yerde kalan ve sürekli patinaj yapan siyasetin kime ne yararı olabilir ki? Önce, geçici Meclis Başkanı Oktay Ekşi tarafından verileceği bizzat Genel Başkan Kılıçdaroğlu tarafından açıklanan bir kanun teklifi çalışması vardı, sonra bu karardan vazgeçildiği açıklandı. Bu kez başka formül deniyor ama o formülün ne olduğunu da bilen yok...

SİYASETTE 24 SAAT
Yeni Asır'ın diline uygun bir akil isim ile konuştuk dün. Pazartesi günü yapılacak Meclis Başkanlığı seçiminde aday olan, yılların deneyimli politikacısı Cemil Çiçek ile... Her zamanki mütevazılığıyla çok fazla yorum yapmak yerine, çözümü işaret etti Cemil Bey. Yıllarca yaptığım Ankara gazeteciliği sırasında defalarca tanık olduğum o klişeyi hatırlattı önce. "Siyasette 24 saat çok uzundur, bilirsiniz Şebnem Hanım" dedi ve devam etti:
"CHP içinde sorumluluk sahibi pek çok arkadaşımız var. Onlarla ve pek tabii ki CHP yönetimiyle temaslar sürüyor. Bugüne kadar yürüttükleri eylemin ne kendilerine, ne de devlete ve millete bir fayda getirmediğini, getirmeyeceğini görüyorlar. Şu anda bir karmaşa var gibi duruyor ama ben Pazartesi gününe kadar bir çözüm yolunun mutlaka bulunacağına inanıyorum. CHP'li arkadaşlardan bu sinyalleri alıyorum. Siyasette 24 saatin uzun olduğunu ve bu süre içinde mutlaka bir uzlaşmaya varılacağını düşünüyorum."


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.