Zirve sınırları aştı
Dünyanın en büyük fuarı ve organizasyonlarından birisi olan EXPO 2020'ye talip olan İzmir'in bu süreçte markalaşması çalışmalarında en güvendiği alanlardan birisi olan yemek kültürünü, tüm dünyaya duyurma iddiasıyla yola çıktık Yeni Asır TV ve Yeni Asır gazetesi olarak. Aynı zamanda Ege mutfak kültürünü yaşatmak, sonraki nesillere aktarmak ve unutulmaya yüz tutan lezzetlerimizi gün yüzüne çıkarmaktı hedefimiz. İşte bu yolda, ilk günden bu yana bize güvenen, desteklerini esirgemeyen başta Sayın Valimiz Cahit Kıraç ve Mütevelli Heyeti Başkanı olduğu Ekonomi Üniversitesi'nde açtığı Mutfak Sanatları Bölümü ile Türkiye'de örnek olan İTO Başkanı Ekrem Demirtaş, bu projede baştan beri birlikte olduğumuz Buca Belediye Başkanı Ercan Tatı ile Konak Belediye Başkanı Dr. Hakan Tartan, İzmir Lokantacılar Odası ve Türkiye Lokantacılar Federasyonu Başkanı Aykut Yenice ile İzmir Aşçılar Derneği'ne, Kristal Yağları, İZFAŞ, Kapp, Vestel ve Genciz Fuarcılık kurumları ve şahısları adına teşekkürü borç bilirim. Emekçi aşçılarımıza ve isimlerini burada sayamayacağım ama haber sayfalarımızda okuyacağınız sponsor firmalarımıza da müteşekkiriz.
İşte bu ilgi karşılıksız kalmadı ve organizasyonumuz, Yunanistan'ın en önemli televizyon kanallarından Alithia tarafından iki gün boyunca canlı yayınlarla izleniyor. Hatta, Zirve'yi komşumuz Sakız Adası'nda yapmak için teklif aldık.
Biz, bir kıvılcım çaktık, şimdi bu bir yangına dönüştü. Dün, itibarıyla bu yangın uluslararası platforma taşınıyor artık. Geçtiğimiz günlerde İzmir'de düzenlenen Travel Turkey Fuarı'nda yapılması fikri ortaya atıldı. Sayın Vali'den süreçle ilgili sözü aldık. Ekrem Demirtaş da, Travel Turkey adına TURSAB Başkanı Başaran Ulusoy ile görüşüp, konuyu takip edecek. Ne diyelim... İyi ki varsınız...
Bu arada son sözüm sadece İzmirlilere değil, tüm Ege'ye. Fuar'a gelip Zirve'mizi görün ve muhteşem lezzetleri tadın derim... Çok şey kaçırırsınız yoksa; benden söylemesi...
Fakirliği müzeye kaldıracak proje
Toplumsal huzur ve barışın yolu, kalkınmadan geçiyor. Bir ülkenin gelişmişliği, yoksul nüfusun azalmasıyla paralel olduğuna göre bu, aynı zamanda, zenginin de hakkını korumaktır. Türkiye ekonomisi, dünyanın en fazla büyüyen ikinci ülkesi. Pasta, her geçen gün büyüyor ve bunun dağıtımının doğru planlanması gerek.
Beni, Ankara temsilciliğimden bu yana takip eden okurlarımız; mikrokredi konusuna verdiğim önemi de bilirler. İşte, büyüyen pastayı hakça dağıtırken, bana göre en önemli yollardan biri de; mikrokredi. Kadınları (küçücük paralarla) girişimci yapmaya teşvik eden bu projenin mimarıyla birlikteydim İstanbul'da geçen hafta. 2006 Nobel Barış Ödülü'nün sahibi Bangladeşli Profesör Muhammed Yunus ile.
2002 yılından bu yana tanıdığım Prof. Yunus, yine çok mütevazi ve sempatikti. Gerek fiziği ve gerekse hikayesiyle Gandi'ye benziyor. 1974'te açlığın pençesindeki ülkesinde, Bangladeş'te atılıyor mikrokredinin ilk adımları. Gazete ilanından başvurup Fulbright bursuyla doktorasını yaptığı ABD'den ülkesine dönen genç akademisyen Yunus, yoksullukla mücadele için sahaya inmeye karar veriyor ve cebindeki 27 doları tam 42 kişiye "borç" olarak veriyor. Bu 42 kişi, Yunus'tan aldıkları borç paralarla kendilerine küçük işler kurdular ve kısa sürede borçlarını geri ödediler. Tekrar aynı durum sözkonusu olunca, kendi bütçesini aşacağını gören Prof. Yunus, bankaya gitti ve onlara kredi verilmesini istedi. Ancak, kredinin geri dönmeyeceğini düşünen banka, Yunus'a kredi verdi. Aldığı krediyi köylülere tekrar dağıtan Yunus, kısa sürede 20 köydeki köylüye ulaştı. Projenin adını "Grameen, yani Köy" Projesi koydu ve 2006'daki Nobel Barış ödülünü işte, bu proje sayesinde aldı.
Mikrokredi Türkiye Koordinatörü de olan TİSVA Başkanı Prof. Dr. Aziz Akgül'ün olağanüstü çabalarını anmadan geçmiyoruz tabii ki. Ege bölgesinde iki bin kadını geçti ama, Türkiye genelinde 3 milyon 250 bin yoksulluk sınırı altındaki kadına ulaşılması gerekiyor. İzmir'de İTB Başkanı Işınsu Kestelli'nin bir kadın duyarlılığıyla verdiği destek, Vali Cahit Kıraç ve işadamı Musa Turan'ın katkılarını da anmadan geçmedik. Ama yeter mi? Yetmez... Dünyada 135 milyon kadın, aileleriyle 600 milyon kişinin yararlandığı bu projede Ege'nin öncü olması gerekiyor.
Ben İzmir ve Ege adına Prof. Yunus'u İzmir'e davet ettim ve bu konuyu, dün birlikte olduğumuz Valimiz Cahit Kıraç'a ilettim. Aynı şekilde Kestelli'ye de. "Fakirliği müzeye kaldırabiliriz" diyen Prof. Yunus'u, bir üniversite veya başka bir sivil toplum kuruluşu ile ortaklaşa yapılacak bir proje aracılığıyla İzmir'e getirdiğimizde; dünyanın saygı duyduğu bu bilim adamının yaratacağı sinerjinin, Türkiye'nin en fazla göç alan bölgesi olan Ege'de yaratacağı sinerjiyi lütfen siz de bir düşünün...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.