Yeni Türkiye.. Yeni yıl..
Yılın son günü size olumsuz şeyler yazmak istemiyorum ama dün ve bugün manşetimizden okuduğunuz İZSU'nun binlerce lirayı bulan su faturalarının, İzmir'in kırsalında insanları ne kadar zor durumda bıraktığı da artık tahammül edilemeyecek bir gerçek haline geldi. Yeni Asır olmasa yüzlerce mağdur insan da sesini duyuracak bir mecra bulamıyor ne yazık ki.. Haberimizde okuyacağınız için tekrara girmek istemiyorum; bir süre önce görevden alınan İZSU Genel Müdürü Ahmet Alparslan'ın 21 Eylül 2014 tarihinde gazetemizde çıkan haberi, bu mağduriyetin tek sebebinin "beceriksizlik ve organizasyon eksikliği" olduğunu ispatlıyor aslında. Çünkü sayaçların geç okunup vatandaşlara yüksek su faturası çıkarılmasının sebebi olarak o zamanki Genel Müdür çok açık konuşmuş: "Elemanımız yok, sayaçları okuyamıyoruz!!"
Şöyle devam etmiş Alparslan:
BU MU SOSYAL BELEDİYECİLİK?
"Bütünşehir yasası kapsamında artık metropol dışındaki ilçelere de bakıyoruz. Oralarda elemanımız yok. Yeni eleman alımıyla ilgili Başkan Aziz Kocaoğlu da 'Benden eleman istemeyin. Kendi içinizde dönüşüm yapın' diyor!!" Anlaşılan zaten bunu dediği, Başkan'ı uyardığı için de görevden alındı bir süre sonra. Ama eski genel müdürün ne kadar haklı olduğu bugün yaşananlarla ortaya çıktı.
Ben buradan Aziz Bey başta olmak üzere tüm yetkililere sesleniyorum, hatta isyan ediyorum: Allah aşkına söyler misiniz bana; taşrada teşkilatlanamayacaksanız, ne işe yarayacak sizin belediyeciliğiniz? Bu insanlar, sizin 5-10 personeli almamanız yüzünden, sayaçların geç okunması ve 7 bin, 10 bin liraları bulan su faturalarıyla karşı karşıya kalmak ve ödeyemeyecekleri borçların altına girmek zorunda mı? Nasıl ödeyecek bu insanlar bu faturaları? Bu mu sizin sosyal belediyecilik anlayışınız? Yazık...
Sadece bir gazete değil, Türkiye'nin en eski ve en ciddi hafızası aynı zamanda Yeni Asır. 120 yıllık tarihinde 3 asra tanıklık ederken, Osmanlı'dan bugüne yaşananların bir anlamda kaydı da. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, 19 Ocak'ta Bakanlar Kurulu'na başkanlık etmeye hazırlanmasıyla ilgili yapılan tartışmalara bakınca gülüp geçmemek elde değil. Sanki Erdoğan, keyfine göre hareket ediyor ve sanki Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez böyle bir şey yaşanıyor. Bakın efendiler alın elinize bir Anayasa, açın 104. maddesinin (b) bendini ve yüksek sesle okuyun, çünkü daha iyi anlarsınız belki o zaman. Kaldı ki; geçmişte Turgut Özal da, Süleyman Demirel de defalarca bu Anayasal yetkisini kullandı gerek gördüğünde. 14 Mayıs 1950 seçimlerinden sonra Cumhurbaşkanı Celal Bayar da, Adnan Menderes başbakanlığında kurulan kabinenin ilk toplantısına 23 Mayıs günü başkanlık etmişti (24 Mayıs 1950 tarihli Yeni Asır'ın manşetten duyurduğu haberin küpürünü sizlerle paylaşıyorum). Yani ne ilk ne de son aslında bu durum. Umutsuzca eski Türkiye özlemiyle yanıp tutuşan az sayıdaki zavallı, hala bir problem çıkartır mıyız diye çırpınıp duruyor ama nafile..
Yeni Türkiye, yeni yıla daha bir umutla, daha güçlü ve daha müreffeh giriyor. Yeni yılımız hepimize kutlu olsun...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.