İZMİR ARTIK İSTİKBALİN KALESİ
Prof. Dr. Fuat Keyman Hoca'nın "Mazereti olmayan şehir" tanımlaması da çok uymuştu aslında İzmir'e. Ama; düne dair kalan ve olumsuzluk içeren bu ifade; İzmir'e dar geliyor, moralleri bozuyordu. Bundan sonra Başbakan'ın bu sözü artık milad kabul edilsin ve İzmir, hak ettiği kalıba girsin. Bu; İzmir'i gerçekten seven ve kendisi, çocukları ve yarınları için samimi duygular besleyen herkesin yapması gerekendir. İzmir'e hak etmediği kimliği tanımlamaya çalışanlar, dar gelen negatif anlamlar yüklemeye zorlayanlar için de geçerlidir bu sözüm. Çünkü; istikbali olmayanın yarını da olmaz.
Belli ki İzmir'in istikbali konusunda hevesi ve ısrarı belli olan Başbakan Davutoğlu, bu sözün karşılığını hiç vakit kaybetmeksizin verecek. İzmir, Manisa, Denizli ve Afyon'u kapsayan Ege gezisi ve bu sürede verdiği mesajlar bunun kanıtı. Dışişleri Bakanlığı'ndan sonra Başbakanlık'ın bir temsilciliğinin de İzmir'e açılacak olması, bunun en somut karşılığı. Ve; bununla kalmayıp yurtiçi ve yurtdışı pek çok program ve görüşmelerin İzmir'de yapılacak olması ve Başbakan'ın da her ay en az 2 gününü İzmir'de geçireceğini ilan etmesi, İzmir'in istikbalinin ve pek tabii; İzmir ile birlikte tüm Ege'nin siyasi, ekonomik anlamda nasıl bir gelişme göstereceğinin de en önemli ifadesi olduğunu kabul etmek lazım.
YÜZ NEREDE Kİ SIFIR OLSUN..
Bir lafa bakmak lazım, bir de söyleyene... Bazen doğru söz bile olsa; eğer ki bu kişi tutarlı değilse, o sözün doğruluğunun da karşılığı olamıyor maalesef. İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı dün yazılı bir açıklama yapıp; İzmir Valisi'ni eleştirmiş. Niye? Akreditasyon konusunda ayrımcılık yapmışmış!
Şimdi şu soruyu sormak lazım bu kişiye?
Peki; İzmirli gazetecilerin ve yerel gazetelerin haklarını-hukuklarını savunmak senin asli görevin iken; senin mensubu olduğun ve Haziran seçimlerinde milletvekili adayı olabilmek adına her tür şeyi yaptığın partine mensup yerel yönetici veya kurum, senin temsil etmen gereken gazeteci veya yerel gözetenin hakkını gaspettiğinde ağzını açmayan, açıklama yapmayan ve hatta köşe bucak saklanan da sen değil misin?
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı, Yeni Asır gazetesini almayın, aldırmayın diye CHP'li tüm belediye başkanlarına ve teşkilatlara baskı yaparken, bununla ilgili toplantılar düzenleyip aleni olarak bunu ifade etmekten çekinmezken, bir buçuk yıldır Yeni Asır ve Sabah Egeli gazetesine; kamunun parasını, yani Belediye'nin kasasından çıkan reklamları vermezken neredeydin sen?
Bunu sana defalarca söyleyen ben ve arkadaşlarıma kaçamak yanıtlar vermekten başka bir şey yapmayan, Belediye'nin Basın Danışmanı, benim muhabir arkadaşıma telefonda "sana bu şehirde gazetecilik yaptırmam" diyecek kadar haddini aşmışken neredeydin peki?
Bu konuyla ilgili "Siz suç duyurusunu yapın, ben açıklama yapacağım" deyip de, sonra kaçacak delik arayan sen değil miydin?
İzmir'de gazetecilik yapan 700'ü aşkın sarı basın kartlı ve basın kartı olmayıp bu mesleği yapan hiçbir gazetecinin temsilcisi değilsin. Çünkü; kendin ve kendi siyasi geleceğin dışında hiçbir mesleki etik ve kural tanımadığını defalarca ispatladın.
100 üzerinden sıfır verdim diyerek ayar vermeye kalkmışsın da; 100 nerede ki sıfır olsun?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.