Türkler ve Kürtler, Anadolu toprakları üzerinde 1000 yıldır birlikte yaşamış ve birlikte büyük zaferlere imza atmayı başarmışlar. Bunun kısa bir özetini anlatmak, en önemli referans tarihçilerin anlatımıyla tarihi hatırlatmakla olabilir ancak; Selçuklu tarihinin en önemli uzmanlarından rahmetli Prof. Dr. Osman Turan, Doğu Anadolu ve Türk Devletleri tarihi adlı kitabında, Türklerin Anadolu'ya girişinin kapısını açan ve Anadolu'nun Türkleşmesini, Müslümanlaşmasını sağlayan Malazgirt Savaşı'nda Türk ordusunda, Bizans ordularına karşı savaşan Kürtlerden söz eder. Türklerle Kürtlerin omuz omuza verdiği, savaştığı ve zafer kazandığı bir ortak destanın adı olarak tarihteki yerini alır Malazgirt.
Bir başka örneğe geçelim yine tarihten; Şah İsmail, İran coğrafyasında hüküm sürmüş, Türk soylu bir devlet adamı. Onun döneminde İran, önemli ölçüde Türk ülkesi hüviyeti kazandı. Fakat Şah İsmail'in en büyük amacı; Anadolu coğrafyasında, Şiilik mezhebini yaymaktı. Onun bu amacını gören Yavuz Sultan Selim, 1514'de Çaldıran Ovası'nda Şah İsmail'i ağır bir yenilgiye uğratır. Bu savaşta Osmanlı ordusunda hatırı sayılı Kürt askeri olduğu biliniyor. Yani, zafer yine Kürtlerin de yer aldığı Türk ordusunun zaferiydi..
Tarihten örnek vermeye devam; Daha geçen hafta 100. yılını idrak ettiğimiz Çanakkale Zaferimizde (ki Osmanlı ve Türk tarihinin en şanlı ve kanlı yazılmış zaferi olarak kabul edilir) şehit olan yüzbinlerce vatan evladının yattığı mezarların taşlarını okuduğunuzda; Vartolu, Diyarbakırlı, Vanlı pek çok Kürt kökenli şehit adını görürürsünüz, Türk'ü, lazı, ermenisi ve daha niceleri ile yan yana yatan..
TARİHSEL KARDEŞLİK
Ve Kurtuluş Savaşı..
Anadolu'da varlık-yokluk davasının adı. Yunan'ın top sesleri Polatlı'dan duyuluyor. Ankara'nın 70 kilometre yanıbaşıdır Polatlı. Başkent düştü düşecek yani. Büyük Millet Meclisi'nde (BMM) başkentin Kayseri'ye taşınması fikrini savunanlar var. Ve BMM kürsüsüne uzun cüppeli, beyaz sakallı, sarıklı bir mebus çıkar ve parmağını sallayarak şöyle der:
"Biz savaşmayacaksak, başkenti koruyamayacaksak, niçin geldik buraya? Ve niçin varız burada? Öleceksek, burada ölelim..."
Bu nutuk, başkentin Kayseri'ye taşınması fikrinde olanları kendine getirir. Peki kimdi bu parmağını sallayarak başkenti, devletin merkezini terk etmemeyi savunan mebus? Çemişgezekli Zaza Aşiret Reisi Driyap Ağa...
TERÖR KİMSEYE YARAMADI
Ve geldik 1978'lere...
Tarihi birlikte yazdığımız, birlikte zaferler yaşadığımız Kürtlerin bir kısmı, PKK denilen terör örgütünün zorlaması ve kandırmasıyla, dış mihrakların da etkisiyle teröre destek verir hale geldiler. O yıllarda devletin de yanlış politikaları ve Kürtleri teröristlerden ayrı tutmakta hassas davranmaması yüzünden Kürt halkı, iki değirmen taşı arasındaki buğday tanesi gibi ezildi de ezildi. Bu ortamı fırsat bilen terör örgütü ve silah tedarikçisi dış ülkeler ve mihraklar, olayı artık kontrolden çıkardı.
Ta ki 2002'ye kadar...
Dönemin Başbakanı, bugünün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın sarsılmaz iradesi ve kararlılığı ile bugün adına Çözüm Süreci denilen noktaya kadar gelindi. Öyle ki; ölüm tehditleri, Gezi olayları, 17-25 Aralık darbe girişimlerinin hepsinin bir amacı da bu süreci baltalamak, bu güçlü siyasi iradeyi bu süreçten vazgeçirmek idi. Ama olmadı.
Ve iki gün önce Abdullah Öcalan'ın Nevruz'da okunan mektubunda atıfta bulunduğu Eşme ruhu denilen meseleye gelirsek; sizlere yukarıda anlatmaya çalıştığım tarihsel gerçekler, işte bu Eşme ruhunun ta kendisi aslında. Ama sizlere hatırlatmak istediğim çok ama çok önemli bir nokta var...
ERDOĞAN'A KULAK VERİN
Eşme ruhuyla kastedilen eğer Türklerle Kürtlerin bundan sonra da, tarihteki gibi omuz omuza yaşayacağı ise;
EVET..
Biz de o Eşme ruhunu selamlamaya hazırız.
AMA..
Türk milletinin duygusallığını, barışçılığını, vatanseverliğini ve Kürt dostluğunu istismar etmek için kullanılan bir kavram ise; o zaman herkes bilsin ki;
Sahte ruhlara sinemizde ayıracağımız tek bir santim yer yoktur.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın son günlerdeki sözlerine herkes ama herkes daha fazla kulak kabartmalı, dikkate almalıdır..
Çok ama çok önemli bir tutum sergiliyor Erdoğan.
Uyarıyor çünkü öncelikle SAMİMİYET istiyor..
Çözüm süreci, yaraları sarma süreciydi.. Yaralar bir süredir kapanmaya yüz tuttu. 3 yıldır tek bir şehidimiz yok çok şükür. Ama kimse, kapanmaya yüz tutan yaraları tekrar kanatmaya, kardeşliği tekrar yaralamaya kalkmasın. Çok ama çok zararlı çıkar.