KÖPEKSİZ KÖYDE DEĞNEKSİZ GEZECEĞİNİ SANANLAR BAŞKA KAPIYA... BURASI İZMİR
Hani; kadın yayın yönetmeni olunca futboldan pek anlamayacağımız düşünülür ya...
Biraz sonra yazacaklarım bazı erkekleri kızdıracak belki; ama eminim ki milyonlarca erkeğin de destek vereceği satırlar olacak.
Rahmetli babam hasta Beşiktaşlı idi ve onunla kaç defa maça gittiğimi hatırlamıyorum bile...
İzmir takımlarından da Göztepe'yi tutardı.
Kendisiyle beraber sayısız Göztepe maçı izledik stadyumda...
Daha sonra Yeni Asır'ın Ankara Temsilcisi olduğum dönemde İzmir'e kaç kez Göztepe'nin maçını izlemeye geldiğimi, yorum yazıları yazdığımı da Yeni Asır okurları ve o dönemki yönetici ağabeylerim ve çalışan arkadaşlarım hatırlayacaklardır.
Hatırlamayanlar da girsinler Google'a okusunlar bir zahmet.
Bu sözleri niye yazdığıma geleyim şimdi...
Yanlış anlaşılmasın çok iyi bir futbol yorumcusuyum demiyorum...
Tam tersine son derece amatörüm. Hatta işin tekniğinden ziyade futbolun hem spor hem de hayatın her alanındaki (ekonomik- sosyal) etkileriyle çok daha ilgiliyim. İzmir'in Süper Ligde temsil edilmemesinin en büyük sebeplerinden birinin de yerel yönetimin İzmir kulüplerine yeterli desteği vermemesi olduğunu düşünen ve bunu da defalarca yazan bir yazarım ayrıca.
Konumuza dönecek olursak; İzmir'in iki büyük markası Yeni Asır ve Göztepe'nin birbirleriyle olan ilişkisi ne yıllara ne sözlere ne de kişilere indirgenebilecek kadar basit değildir...
Ben ve arkadaşlarım bu gerçeği çok iyi bilenlerdeniz. Ama bunu bilmeyenlerin olduğu da ortada.
Yeni Asır'ın başarılı muhabiri Burak Hakerler, sadece işini yaptığı bir anda, Göztepe Başkanına, yanında Hürriyet muhabirinin de olduğu bir ortamda soru soruyor. Onun sorusuna sinirlenen Göztepe Teknik Direktörü şahıs, muhabirimize hem fiziksel hem de sözlü olarak saldırıya geçiyor.
Bu çirkin olay çok şükür ki, sadece İzmir'de değil, Türkiye genelinde futbolla ilgili her kesim ve kuruluştan tepki aldı.
Muhabirimizin yaptığı röportaj sırasında zaten açık olan ses kaydının kendisine saldırıda bulunan Önder Özen'in tehdit dolu sözlerini de kayda alması birilerini çok rahatsız etti anlaşılan.
Her tavrı ve açıklamasıyla milyonlarca gence örnek olması gereken bu şahsın sportif nezakete sığmayan bu tavrını eleştirmek, tepki göstermek yerine Yeni Asır muhabirini suçladılar.
Sanki Önder Özen'i tuzağa düşürüp bu sözleri söyleten, gizli kayıt yapan biriymiş gibi gösterip suçluyu mağdur, mağduru suçlu göstermek bu güzelim kulübün yöneticilerine hiç ama hiç yakışmadı.
Şimdi gelelim şehir eşkıyası Önder Özen efendiye.
Ben aslında fazla bir şey söylemek istemiyorum çünkü bu konuda 3 güzel insan öyle güzel şeyler yazdılar ki, üstatların yazısının üstüne bir şeyler yazmam ayıp olur. Başta Sabah yazarı üstadımız Hıncal Uluç, Göztepe'nin efsane ismi Nevzat Güzelırmak ağabeyim ve Sevgili Metin Gökalp bu şehir eşkıyasına söylenecek her şeyi yazdı. Göztepe kulübü ve taraftarının iyi gününde de kötü gününde de yanında olan Yeni Asır, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da her daim bu efsane kulübün ve taraftarının yanında olmaya devam edecektir.
Buna ne kişiler ne de gruplar engel olamayacaktır.
Kendisinin köpeksiz köyde değneksiz gezebileceğini sanan şehir eşkiyasına gelince...
İzmir'i pek bilmediğin ortada Özen efendi.
Senin bu kabadayı tavrın başka yerlerde iş yapabilir belki ama burada şehir eşkıyalarına ekmek yok.
Başka kapıya...
BURADAYIZ HINCAL AĞABEY
Gazeteci olunur mu? Yoksa gazeteci doğulur mu? En bildik klişe sorulardandır bu ikisi..
Okulunu okusan bile her daim öğrenilen bir meslek olduğunu bilecek kadar bu mesleğin içindeyim.
Nitekim; gazeteciliğin en iyi okullarından birinde, en iyi hocalarından ders alarak iyi dereceyle mezun olan ben, 23. yılımda hala öğreniyorum...
Gücüm yettiğince, bu mesleği yapabildiğim sürece de öğreneceğimi biliyorum.
Mektepte öğrenmediğim pek çok şeyi mesleği yaparken öğrendim çünkü.
Dün, meslek duayenimiz Hıncal (Uluç) ağabeyin yazısı bunu bir kez daha kanıtladı zaten.
Okumayanlar için hatırlatayım...
Benim yaşım kadar diyeceğim ama yaşımdan epey fazla; 60 yıldır gazetecilik- yazarlık-yöneticilik yapan Hıncal Ağabey, Sabah gazetesindeki dünkü yazısında İzmir'in yetiştirdiği büyük atlet Mahir Araz'ın ölümünü kaleme aldı...
Araz'ın vefatıyla ilgili haberin Yeni Asır'da çıkmamasına dair haklı bir eleştiride bulundu.
Elbette ki mazeret değil ama Spor Müdürü arkadaşım Haluk Güney ve atletizm ve voleybol konularında uzman Müdür Yardımcımız Gürkan (Ertaç) ağabeyim ile konuştuk ve tamamen editoryal bir eksiklik olarak böyle bir haberi atlamamızın çok yanlış olduğunu kendi aramızda değerlendirdik.
Gürkan Ağabey, yakın dostu Mahir Araz'ın cenazesine katıldığı halde bu haberi gazetede veremediğimize bu konuşmadan sonra daha bir fazla üzüldü.
Gürkan Ertaç'ı spor medyası iyi tanır...
Mahir Araz'ın cenaze törenine katılan tek gazeteciydi kendisi...
Ne Atletizm Federasyonu'ndan ne de İzmir Büyükşehir Belediyesi'nden kimsenin orada olmadığını anlatırken sesi titriyordu.
Hıncal Ağabey.. Bizimle ilgili tüm eleştirilerinizi kabul ediyor ve bize yol gösteren yapıcı uyarılarınızı çok dikkate alıyoruz.
Hatta bu eksiklerimizi tamamlamamıza yardımcı olan bu eleştirilerden memnun da oluyoruz.
Bu vesileyle Hıncal ağabeyin yazısında hatırlattığı bir konuyla ilgili duyarsızlığa da yeri gelmişken değinmek isterim...
Üstadın "Yeni Asır'ın Başbakanı İzmir'in Belediye Başkanıdır" sözüne itirazımız yok.
Gençler hata yapar elbet Hıncal Ağabey ama şimdi ben size buradan büyüklerin de hata yapabildiğini ve hala ilk günkü heyecanla işlerini yapmaya çalışan 300 Yeni Asır çalışanı adına sizin usta kaleminizden kamuoyu duyarlılığını yansıtmanızı isteyeceğim izninizle...
Yeni Asır olarak bizim öncelikli görevimiz İzmir ve Ege'nin değerlerini ve halkın sıkıntılarını dile getirmektir.
Nitekim; bunu yaptığımız için de "Başbakanımız konumundaki İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı" tarafından cezalandırılıyoruz.
İzmir halkından gelen talepleri ve istekleri dile getirdiğimiz için, çare aradığımız için bizi son 3 yıldır "yok" sayıyor bu kentin Başbakanı!
Kamunun parasıyla dağıttığı büyükşehir ilanlarından, bu kentin en çok okunan, en büyük yerel gazetesini mahrum bırakıyor...
Kelimenin tam manasıyla bize ekonomik ambargo uyguluyor.
Ve bu gazetenin yöneticilerini hiçbir organizasyona davet etmeyerek ayrıca haber ambargosu uyguluyor.
Sadece kendisi de değil, haberini yaptığımız, bize ilan veren tüm CHP'li belediye başkanlarını Yeni Asır ile hiçbir ilişkileri olmamaları konusunda belli bir üslupta! uyarıyor.
Yeni Asır'a uygulanan bu ambargoya görevi gazetecilerin haklarını savunmak olan İzmir Gazeteciler Cemiyeti ısrarla ve ısrarla sessiz kalıyor.
Çünkü bu kentin başbakanı o cemiyeti de bir şekilde kontrolü altında tutuyor.
Belki haberiniz yoktur Hıncal Ağabey...
İzmir Gazeteciler Cemiyeti yönetimi ikiye bölündü. Bir grup; cemiyetin ve çıkardığı gazetenin bir siyasi partinin uzantısı haline geldiği gerekçesiyle olağanüstü genel kurul kararı aldırdı. Meslek birliği olarak gazetecilerin hakları yerine bir siyasi partinin propaganda aracı haline gelen cemiyet yönetimi ve gazetesini ağır dille eleştiriyor burada herkes..
Konuyla ne ilgisi var demezseniz eğer; gazetecilikten başka derdi olmayan emekçilerin hazırladığı Yeni Asır'a yıllardır uygulanan bu baskı ve ambargoyu sizin kaleminizden kamuoyuna duyurmanızı ve sadece gençlerin değil, büyüklerin de hata yapabileceklerini dikkatinize sunmak isterim...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.