Adana'ya "iş kadını" demeyi öğretti
MİLYAR DOLARLARA HÜKMEDEN KADINLAR / SEDA KAYA GÜLER
'Ev kadınlığı' dönemimde, doktor olan eşiyle birlikte kongrelere katılmış, tenis ve briç oynamış, Adana Briç Kulübü'nün ilk kurucuları arasında, hatta yönetimde de yer almış ama bunlar onu çok fazla tatmin etmemiş.
"En ağırıma giden de mesleğim sorulduğunda 'Ev hanımı' demek oldu" diye anlatıyor o günleri.
- Tekrar çalışmaya nasıl başladınız?
Yaklaşık 10 yıl böyle geçti. Baktım olmuyor, bir iş kurayım dedim. Eşimi ikna ederek ticarete atıldım ve ilk mağazamı açtım. Mağazamın açılışı çok görkemli oldu. Bütün askeri ve mülki erkan, ticaret ve sanayi odaları başkanları ve eşimin doktor arkadaşları geldiler. Açılışta gazeteciler resim çekerken, bir gazeteci arkadaşım bana 'Nesrin Hanım, ne başlık atalım bu haberinize' diye sordu. Ben de yıllarca ev kadını olmanın verdiği bıkkınlık ile 'Nesrin Çıtırık iş kadını oldu diye başlık atın' dedim.
- Attılar mı?
Attılar ama öncesine dönersek, bunu duyan erkekler; 'İş kadını olur mu Nesrin Hanım, iş adamı olur!' diye gülüştüler. Hatta birisi 'İş kadını değil de iş hanımı daha iyi olur' dedi. O sözler üzerine ben 'Bütün Adana'ya iş kadını demeyi öğreteceğim" diye kendime söz verdim. Ertesi gün de gazetede 'Nesrin Çıtırık iş kadını oldu' başlığı ile haber çıktı ve ben kendimi 'İş kadını' sözü ile özdeşleştirdim. O gazeteyi hala saklarım. O sözümün üzerinden 11 yıl geçti ve bugün yalnız Adana değil Türkiye'de artık herkes "İş kadını" tanımını kullanıyor ve bunda bir damla da olsa payım olduğu için çok mutluyum.
KADIN DERNEĞİ
- İŞKAD'ı kurmaya nasıl karar verdiniz?
Çalışmaya başlayınca Adana'da müthiş dinamik, enerjik, üretken bir iş kadını grubu olduğunu gördüm. Türkiye'de bize örnek olacak veya iş birliği yapabileceğimiz bir "İş Kadını Derneği" olup olmadığını araştırdım. Aktif çalışan bir dernek bilgisi alamadım. Çevremdeki insanlara böyle bir dernek kurma fikrimden bahsettiğimde bana 'Aman sakın, kadınlar bir arada olamazlar, hele de patron kadınların egoları daha da güçlü, emeklerin boşa gider' diyerek benim cesaretimi kıracak görüşler dile getirdiler.
- Moraliniz bozuldu mu?
Bozulmaz mı? Bir kaç kez vazgeçme noktasına geldim hatta. Ama kararlıydım ve bir gün Adana'nın nabzını en iyi tutan gazetecilerden Sinan Tanyıldız'a anlattım bu düşüncemi. "Ben Adana'da kadınların yaratıcı ve itici gücünü fark ettim. Ama bu müthiş enerji potansiyelinin örgütsüz olduğu için etkili olamadığını üzülerek görüyorum, size tuhaf gelecek ama ben bir iş kadını derneği kurmak istiyorum. Bunu da kendi yakın çevremdeki arkadaşlarımla değil, basın yolu ile Adana'nın en uzak köşesinden kadınların katılımı ile bir taban hareketi oluşturarak yapmak istiyorum' dedim.
OLMAZ DİYENLER UTANDI
- Ne dedi?
Hiç tereddüt etmeden 'Çok doğru bir tespitte bulunmuşsunuz, sizi bütün kalbimizlele destekleyeceğiz, sakın vazgeçmeyin' dedi. Ertesi gün söylediklerimi manşete taşıdı. Adana'nın her yerinden iş kadınları bana ulaşmaya başladı. Altı ay boyunca her defasında 50'den az kadın katılımcı olmamak üzere toplantılar yaptık. Sonunda dernek olmaya karar verdik.
- İlk başkan siz oldunuz tabii
Evet ama 'Her dönem yönetim kurulu ve yönetim kurulu başkanı değişmeli" maddesini tüzüğe koydum. Türkiye, bulunduğu koltuklardan kalkmak bilmeyen politikacı ve STK başkanları yüzünden çok çekmiştir. Bu yüzden bu kararın alınmasını şartını ileri sürdüm, arkadaşlarım da kabul ettiler ve biz yola çıktık.
- Sonra neler oldu?
- 'Kadınlar bir arada olmaz' diyenler utandı. Derneğimiz Türkiye'ye örnek oldu, bizden sonra basta Ankara ve İstanbul olmak üzere başka yerlerde de iş kadını örgütlemesi başladı. Her biri kendi alanında önemli iş sahibi olan 'Patron Kadınlar'dan oluşan bu derneği ilk başlatan kişi ve kurucu başkanı olmaktan çok gurur duyuyorum.
"Hayvan almadan önce iyi düşünün"
Hayvan haklarıyla ilgili nerede bir ihlal var Nesrin Çıtırık orada. Hem Hayvan Hakları Federasyonu'nun hem de Doğayı ve Hayvanları Koruma Derneği'nin üyesi olan Çıtırık'ın hayvanlara olan ilgisi, köpek sahibi olmasıyla başlamış. Kendisi ile birlikte sokaktaki arkadaşlarını ve evrende bulunan tüm nefes alıp veren canlıları hayatına sokmuş.
Terk edilmenin insan veya hayvan, her canlı için aynı acı olduğunu söyleyen Nesrin Çıtırık, ailelerin çocuklarının bir anlık hevesiyle evcil hayvan edindiklerini, çocuk hevesini alınca da 'tüy döküyor, alerji yaptı, havlıyor, çok ses yapıyor' gibi bahanelerle sokağa bıraktıklarına dikkat çekiyor ve evcil hayvanların çocukların oyuncağı gibi algılanmasından rahatsızlık duyuyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.