Halen Turkish Yatırım A.Ş'de Genel Müdür ve Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapan Berra Kılıç, kadınların en büyük eksiğinin kendilerine hedef koymamaları olduğunu söyleyerek, "hedef koyan kadın kazanıyor" diyor.
Parlak bir öğrencilik geçmişi var Berra Kılıç'ın. Her sene sınıf birincisi olarak lise eğitimini bitirdikten sonra, Boğaziçi gibi üniversitelere girebilecek puan tutturmasına rağmen, Marmara Üniversitesi İşletme Bölümü'nü tercih ediyor. Mezun olur olmaz Boğaziçi Üniversitesi'nde master yapmayı düşlerken, yeni kurulan Sermaye Piyasası Kurulu'nda çalışmaya karar veriyor.
DOĞRU ZAMAN DOĞRU KARAR
Piyasaları düzenleyen tarafta yer alarak, yasalar ve yönetmeliklerin hazırlama sürecinde bulunuyor. Bir yandan da A.Ü, SBF'de işletme ve doktora mastırı yapıyor. Uzmanlık alanı olarak özelleşmeyi seçen Kılıç, "Özelleştirme ve Özelleştirmenin Serbest Piyasalar Üzerine Etkileri" konulu bir de çalışma hazırlıyor. Sermaye Piyasası Kurulu, bu tezi kitap olarak basıyor, Milliyet Gazetesi teze ödül veriyor ve bir gün bir arkadaşından öğreniyor ki kitabı Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın masasında!
ÖZEL SEKTÖR
Sekiz yıllık kamu deneyiminin ardından özel sektörün peşinden koştuğu isimlerden biri oluyor ve genel müdür yardımcısı olarak başladığı özel sektör yaşamında genel müdür ve yönetim kurulu üyesi olarak çalışmaya devam ediyor.
KARİYER VE ÇOCUK
* Çok çalışıyorum diye iyi anne olmadığım, çocuklarımı ihmal ettiğimi kimse söyleyemez.
* Ben ilk çocuğumu doğurduğumda 37, ikinciyi doğurduğumda 39 yaşındaydım. Ve ilk çocuğum doğduğunda 18 yıllık evliydim.
* Erken evlenmeme rağmen çocuk sahibi olmayı erteledim çünkü kariyerim için yoğun çalışırken anne olmayı dengelemekte zorlanabileceğimi düşündüm.
* Ve nihayet, kariyerimde gelmek istediğim yere geldikten sonra çocuk yaptım. O noktadan sonra vaktinizi daha esnek ayarlayabiliyorsunuz. Dolayısıyla kariyerimi tamamlayıp öyle çocuk yapmak doğru bir karar oldu.
* Çok iyi bir anne olduğumu düşünüyorum, çocuklarıma çok vakit ayırıyorum çünkü aklımda başka bir şey yok. Onlar doğana kadar Türkiye'nin neredeyse tümünü gezdim, dünyanın pek çok yerinde seyahatlere çıktım. Yani içimde "Şunu da yapmadım, eksik kaldı" dediğim bir şey olmadı. Ben artık çocuklarımla birlikte olmanın keyfini sürüyorum.
RİSK ALMAK
KADIN OLMAK
* Bankacılık ve finans alanında çalışan pek çok kadın var. Ancak yukarı doğru çıkarken, yönetici seviyelerinde kadın sayısı çok az. Örneğin bizim sektörde yüze yakın aracı kurum var, 8 tane kadın yönetici ancak çıkar.
* Halbuki çok da başarılı kadınlar var. Sorun, ev-aile-iş kıskacında. Annelik ve ev işleri, onları arkada tutuyor, kendilerine, kariyerlerine biraz daha az yatırım yapmalarına neden oluyor. Hedefleri yönetim ve üst kademeler olmuyor. Kadınların kendilerine daha yüksek hedefler koymaları gerektiğine inanıyorum.
* İş hayatında ciddi bir erkek dayanışması var. Bunu kırabilmek kolay değil. Bu, bilinçli bir dayanışma değil, ama aynı ortak ilgi alanları nedeniyle ortak organizasyonlar yapıyor, birlikte hareket ediyorlar. Mesela Fenerbahçe locasında maç izlerken iş bağlıyorlar.
* Kadınlar arasında böyle bir dayanışma yok. Böyle alanlarımız yok. Spor gerçekten çok önemli oldu iş insanları için. Biz kadınlar genellikle işten sonra eve, çocuklarımızın yanına gidiyoruz. Kendimize yeni alanlar yaratmalıyız.
BAŞARIYA GİDEN YOL
* Dünyayı, yayınları, trendleri takip eder, çok okurum.
* Eğitim devam eden bir süreçtir, antenlerimi hep açık tutarım.
* İş hayatında, "Bitti, ben oldum" gibi bir nokta yoktur. "Ne olabilir, başka ne yapılabilir? Dünya nereye gidiyor? Bizde ne eksik var?" diye sürekli sorgulamak gerekir.
* Ben çok sorgulayıcıyımdır, olmuş olanları veri kabul etmem. "Daha değişik olabilir, şu eksik" diye düşünürüm.
* Var olanı kabullenmektense "Başka türlü nasıl olabilir, nasıl dönüştürebilirim?" diye düşünürüm.