Kuzenler niye evlenir ki?
Sormadan edemiyor insan; "Madem sevmiyorsunuz birbirinizi, niye evleniyorsunuz?"
KUZEN EVLİLİKLERİ
akrabaevliligi.com sitesine göre, Türkiye'de yapılan her 5 evlilikten 1'i akraba evliliği. Oran % 21,7. Bunların % 70'i birinci derece akraba evliliği. Yani kuzenler arasında gerçekleşiyor. Anne veya babalarından biri kardeş olan bir çiftin yaptığı evlilikler, 1. derece akraba/kuzen evliliği olarak kabul ediliyor.
Büyükanne veya büyükbabalarından biri kardeş olan çiftlerin yaptığı evliliklere ise 2. derece akraba/torun evliliği deniyor.
Aslında son derece sakıncalı bu evlilikler. Sakıncası çocukların sakat doğma olasılığının yüksek olmasından kaynaklanıyor.
Neden? En basit açıklaması şöyle:
. Her çocuk anne ve babanın özelliklerini taşır. Anne babanın özellikleri, kromozomlar üzerindeki genlerle çocuklara taşınır. Bu genler bir çifttir. Aynı soydan gelen kişilerin gen özellikleri benzerdir.
SAĞLIKSIZ NESİL
. Her ikisi de bir bozuk gen taşıyan anne babadan doğan çocuklar sağlam geni alırsa "sağlıklı" olur.
. Anne veya babadan bir sağlam bir hastalıklı gen alırsa "taşıyıcı" olur. Kendileri hasta olmasa bile hastalığı bir sonraki nesile taşırlar. Evlendiğinde hastalıklı çocuk sahibi olma ihtimali vardır.
. Anne ve babanın her ikisinden de hastalıklı gen alan çocuk "hasta" olur.
Ve en can alıcı nokta ise; akraba dışı evliliklerde hasta çocuk sahibi olma ihtimalinin düşük olması.
Akraba evliliklerinde en sık rastlanan hastalıklar ise; "Kan hastalıkları, göz, kulak, kalp ve şeker hastalıkları, zeka geriliği, vücut yapısında bozuklukları" sayabiliriz.
İnsanlarımızın konuşamaması, derdini anlatamaması, en basit bir konuyu açıklığa kavuşturamamasının nedenlerinden biri "akraba evlilikleri"nin nesiller boyu sürmesi olmasın!
Köprüde yürüdüm!
Yapılan organizasyon ile aralarında yönetim kurulu üyelerinin de olduğu Unilever çalışanları hem koşarak ve yürüyerek Asya'dan Avrupa'ya geçmenin keyfini yaşadılar, hem de Darülaceze Spor Kulübü'ndeki ihtiyaç sahibi sporculara "daha iyi bir gelecek için" katkı sağlandı.
Bu deneyimi yaşamaktan kendi adma ben de çok mutlu oldum. 6 km yol yürüdüm, bir kıtadan diğerine yürüyerek geçtim. Ama ne yalan söyleyeyim biraz tedirgin oldum. Sallandığını biliyordum, arabayla geçerken durduğumuzda sallanmasına da alışkındım ama beşik gibi sallanmasını beklemiyordum. Adım atmak, durmak, Boğaz'ın keyfini çıkarmak kolay değildi. Ben en çok da herkesin köprünün yıkılmasına dair konuşmasından oluşan negatif enerjiden çekindim. Güzeldi ama bir kez daha bu kadar kalabalıkla köprüden geçmem.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.