Gerçek sevgi hangisi?
Bu ne bencillik değil mi? Ama değil. Çok normal bir durummuş gibi algılıyoruz. Erkeler gibi kadınlar da böyle algılıyor.
Geçenlerde gazetelerde yer alan bir habere bakalım örneğin. İbrahim Tatlıses vurulmadan önce, haremindeki kadınlardan birine, "Ben ölürsem sakın evlenme!" demiş. Kadın da bunu yakınlarına gazetecilere anlatarak, topluma ve özellikle kumalarına, "Bakın beni ne kadar seviyor" mesajını vermek istiyor. İş mi bu? Hem adamın kadınlarından biri olacaksın hem de, "Ama en çok beni seviyor" diye sevineceksin. Kendini kandırmaktan başka bir şey değil bu ama seçim kadınların. 22-23 yaşından sonra her kadının seçimi kendine ait. O yaşta bir kadın hayattan ne istediğini bilecek, kendi kararlarını kendi verecek yaşta.
ALİ KAPTAN
Merakla izlenen "Öyle Bir Geçer Zaman Ki" dizisinin Ali Kaptan'ına bakalım. Kendisi her haltı yiyor, karısını aldatıyor, terk ediyor, onu evden atıyor, sokakta kalmasına, camı-çerçevesi olmayan bir evde yaşamasına aldırmıyor, "kadınlık gururuyla" oynuyor, kadının nasıl yaşayacağıyla ilgilenmiyor. Ama kadının hayatına başka bir erkek girmeye kalkınca bunu "erkeklik gururu"na yediremeyip ortalığı birbirine katıyor. Boşadığı karısının hayatına ambargo koyuyor. "Ben seni sevmiyorum, başka bir kadın var hayatımda, onu seviyorum, onunla yatıyorum, senin kocan değilim artık ama sen hala beni sevecek ve beni bekleyecek, yatağına başka bir erkek almayacaksın!" diyor. Bu hakkı kendisinde görüyor.
Bunun adı sevgi olmamalı. Böyle seven birinin sevgisini sorgulamalıyız. Sevmek, karşıdakini özgür bırakmaktır çünkü. Sevmek, sevilen kişinin mutlu olmasını istemektir. Neyse ki bütün erkekler İbrahim Tatlıses veya Ali Kaptan gibi değil. Sevmesini bilenler de var.
AŞKI ÖLDÜRMEK
Aşkı konu alan televizyon programı sırasında konuştuğum oyuncu Yetkin Dikinciler'in söylediklerini hatırlıyorum mesela. Şöyle söylemişti biten aşklarla ilgili...
- Eğer içinden geçip gittiyse karşındaki kişi, onu tutmaya çalışmanın hatıralar ile yaşamak demek olduğunu ve bunun en başta karşıdaki kişiye yapılan bir haksızlık olduğunu düşünüyorum.
- Bazen aşkı öldürmek, karşımızdakini yaşatmak, azad etmek demek. Ben bana aşık olduğunu ilan eden, aşkıyla beni boğan birinden çok, beni özgür bırakan, benim kendisine aşık olmamı sağlayan birine daha yakın hissederim kendimi.
Bazen acıtıcı olabilir gerçekler. Ama ben orada olmadıktan veya o benimle olmadıktan sonra bizden söz edemeyiz ki! Bizi iki kişi oluşturur. Dolayısıyla nasıl ki aşkı başında karşımızdakine ulaştırmak için çabalıyorsak, aşk bitince de iletmek zorundayız.
Teşekkürler Yetkin. Bu topraklarda sevmeyi bilen erkekler olduğunu gösterdiğin için...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.