Kadına şiddette son nokta...
Ölen kadının kişilik haklarını, çocuklarının ruhsal durumunu, toplumun sağlığını düşünmeyerek haber yapıyor. Bunun adı pornografi. Ölen bir kadının çıplak fotoğrafından medet umuyor. Güya şiddete karşı çıkıyor. Ama tipik erkek söylemiyle kadına yönelik şiddeti kınarken, kadına şiddet uyguluyor.
Gerçekten kadına yönelik şiddette gelinebilecek son noktadayız.
Yıllardır bu konuya dikkat çekmeye çalışıyor kadınlar. Kadın örgütleri kampanyalar, yürüyüşler düzenledi. Peki, erkekler ne yaptı? Dayağı, tecavüzü, şiddeti proteste eden kadınları küçümseyip alay ettiler. Feminist kadınların gereksiz uğraşı diyerek olayı kadınların sorunu olarak görmeye çalıştılar. Oysa kadına yönelik şiddet, kadın sorunu değil, tam tersine erkek sorunudur. Toplumun sorunudur.
Kadınların değil, erkeklerin bu sorunun üzerine gitmesi gerekir. Karısına, kızına şiddet uygulayan erkeği, haklı gerekçeler bulmaya çalışarak hoş gören bir toplum bunun bedelini ağır öder. Şiddetten kurtulamaz.
Toplumun en küçük birimi aile değil mi? Aile içinde şiddet varsa, toplumda olmaması mümkün mü? Ailede demokrasi olmazsa, toplumda demokrasi olması mümkün mü? Kadına yönelik şiddete sessiz kalarak, dayaktan gözü morarmış kadınların fotoğraflarını yayınlamanın da bir şiddet olduğunu, erkek medyamız ne zaman fark edecek?
Eğer fotoğrafının basılması gereken biri varsa o da erkekler. Tecavüzcüler, dayakçılar, katiller. Onların fotoğrafları çarşaf çarşaf yayınlanmalı, onların utanması sağlanmalı. Şiddete maruz kalan kadın, fotoğrafı yayınlanarak, kimliği afişe edilerek bir kez daha şiddete uğramamalı, tam tersi şiddet uygulayan erkek eleştirilmeli.
Erkek medyanın bir an önce kendine gelmesi ve şiddete son vermek için harekete geçmesi gerekiyor. Kadın örgütleri bu konuda ayakta. Herkes bir şeyler yapmaya çalışıyor. Kadın dernekleri, milletvekilleri parti gözetmeksizin bir araya geliyor. Peki, erkekler ne yapacak bundan sonra?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.