• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
SEDA KAYA GÜLER

Birbirimizi anlamanın yolu

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 17 Haziran 2013, 19:30
Geçtiğimiz hafta hemen her gün Gezi Parkı'ndaydım, olan biteni daha iyi anlayabilmek, gençleri tanımak, ne istediklerini sormak, ne yaptıklarını görmek için. Hem gençlerle konuştum, hem parka gelenlerle. Epeydir görmediğim dostlar, arkadaşlarla karşılaştım. Bir yandan hasret giderdik, bir yandan yaşanan manzarayı analiz etmeye çalıştık.
Kendi adıma en çok eleştirdiğim, apolitik olduklarını, ne istediklerini bilmediklerini, çok çabuk tatmin olup hemen her şeyden sıkıldıklarını düşündüğüm gençlerin bütün Türkiye'nin gündemini değiştirmelerini hayretle izlerken onları anlamaya çalıştım.
Gerilimin en yoğun olduğu günlerden birinde, "Y Kuşağı"nı daha iyi anlamak için bu konuda çalışmalar yapan Evrim Kuran'la buluştum. Gezi Parkı'nın biraz ilerisindeki her zaman bütün masaları dolu olmasına rağmen o gün müdahale beklendiği için bomboş olan Gezi Pastanesi'nde kuşaklararası farkları konuştuk.

JENERASYON VE SİSTEM
Evrim Kuran, kuşaklar ekseninde iç ve dış müşteri davranışları ve işveren markalama konularında bireysel ve yaşam koçluğu yapan bir isim. Türkiye'de çok az firma var çalışmadığı. Çünkü 2003'ten beri iş dünyası bir şeylerin değiştiğini, işe yeni başlayanlarla sorunlar yaşadıklarını ve bu gençlerin eski çalışanlar gibi motive olmadıklarını vs. fark ediyor.
Evrim Kuran da Hacettepe, Marmara ve Sabancı üniversitelerinde öğrenim
görürken kuşaklararası farklara ilgi duyuyor ve bu konuda tezler hazırlıyor. Jenerasyonal sistemin bir teori olduğunu ve her yüzyılda bir başa döndüğünü söylüyor. 1927 ve 1945 yaş aralığındakilerin "sessiz kuşak" olduğunu söylüyor. O yıllarda dünyada 2. Dünya savaşı, ekonomik buhran vardı ve televizyon yeni doğuyordu. Türkiye'de ise cumhuriyet dönemi hakim. Bu kuşağın özelliği "uyumlu" olmaları. Örneğin benim annem ve babam.

FARKLI KUŞAKLAR
Benim de içinde bulunduğum 1946-1964 kuşağı ise "Baby Boomers". Savaş sonrası yaşanan doğum patlamasından alıyor adını. Bu kuşak büyürken dünyada insan hakları hareketleri, özgürlükler öne çıkıyor, radyo altın çağını yaşıyor. Türkiye'de ise ihtilal ve çok partili bir dönem var. Bu kuşağın özelliği ise "kuralcı" olmaları. Sandviç kuşak, ara kuşak da denilebilir. Hem yokluğu hem zenginliği gören, değişimleri birebir yaşayan bir kuşak. Evinde telefonun olmadığı günlerden, internet kullandığı günlere uzanan bir dönemi yaşayan bir kuşak.
"X kuşağı" ise 1965 ve 1979 yılları arasındakileri kapsıyor. Onlar büyürken dünyada petrol krizi, 68 olayları yaşanıyor, sürekli barıştan söz ediliyor ve sinema ön plana çıkıyor. Bu kuşak "rekabetçi" bir kuşak. Daha az çocuk sahibi oldular, paraya daha fazla odaklandılar, kadınlar iş gücüne daha fazla katılmaya başladı, bireycilik önem kazandı, boşanmayla tanıştılar.
Gelelim "Y kuşağı"na. Yani 1980 ve 2000 yılları arasında doğanlara. Yani gündemdeki gençlere.
Yarına...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.