Erkekten izin istemek
Eğer izlemediyseniz "Mona Lisa Gülüşü"nü izleyin. İzlediyseniz bir kez daha izleyin. Özellikle genç kızlar, yeni evli kadınlar, anneler...
Julia Roberts'ın sanat tarihi öğretmenini oynadığı film 1950'li yıllarda geçer. Feminist bir kadındır Kathrine Watson. Yaşıtları kendilerine sunulan tek seçenek olan "eş ve anne" görevlerini bir an önce yerine getirmek için uğraşırken, o başkalarını mutlu etmek yerine kendisini mutlu etmenin arayışı içindedir. Bir bakıma hayattaki tek görevinin bu olmadığını düşünmektedir. Evet, o da evlenmek istemektedir, anne olmak, bir aile kurmak ama bundan başka öncelikleri de vardır; kendini tanımak, hayallerinin peşinden gitmek veya yüreğinin götürdüğü yere gitmek. Kendi seçimini yapmak.
İDEAL EŞ
Öğretmenlik de onun seçimlerinden biridir. Ve bu işi büyük bir keyifle yapmaktadır. Bir gün yolu ülkenin en zeki ve akıllı kızlarının okuduğu bir üniversiteye düşer. Bu genç kızların mükemmel seçimler yapacağına inanarak onlarla birlikte sanatı keşfetme yolculuğuna çıkmayı düşünürken bu genç kızların tek dertlerinin bir an önce evlenmek ve evlerinin kadını olmak istediklerini görür. Okul yöneticilerinin de amacı budur zaten. Onları zeki ve akıllı bir ev kadını olmaya hazırlamak. En mükemmel sofra nasıl kurulur, kocanın mesleğinde ilerlemesi için nasıl destek verilir, onun mutluluğu nasıl sağlanır gibi...
Bir meslek sahibi olmak, örneğin hukuk okumak gibi bir hedefleri yoktur bu kadınların. İsteseler bile bunun mümkün olmayacağını düşünmektedirler. Çünkü onların asıl görevleri, kocaları işten veya okuldan eve geldiğinde onları karşılamaları ve akşam yemeğini hazır etmeleridir. O yıllarda henüz hem kariyer yaparım hem ev işi anlayışı yaygın değil anlayacağınız.
ÖNCELİK NE?
Evet, kadınlar fabrika veya ofislerde çalışmaya başlamışlardır ama bunun nedeni savaşlar nedeniyle azalan erkek nüfusunun yerine geçmek, onların yokluğu nedeniyle iş gücünün sekteye uğramamasına destek vermektir. Bir süreliğine onların yerine geçmişlerdir ve erkekler istediği zaman da evlerine döneceklerdir.
Neyse ki dönmediler. Çalışmaya devam ettiler ve hem kariyer hem ev işini yapabileceklerini gösterdiler. Bu doğru bir şey mi? Nitekim günümüzde bunu tartışmaya başladık. Çünkü her ikisini birden yapmak kadınların hayatını iki kere zorlaştırıyor.
Filmde Julia Roberts kızlara her ikisini birden yapabileceklerini anlatmaya çalışıyor. Örneğin akşam 5'te kocasının yemeğini hazırlaması gerektiğini düşünen ama aslında hukuk okumak isteyen genç kıza civarda okullar olduğunu hatırlatıyor. Ama işte hepsini birden yapmak kolay değil. Zorunluluk da değil. Niye erkekler sadece okumak ve çalışmaya yönelirken, biz hem okula gidip, meslek sahibi olmak, çalışmak hem de kocanın yemeğini hazırlamak zorunda olalım ki? Hayatımızı sadece sevdiğimiz erkeğin mutluluğuna adayalım ki. Veya onun arzusuna bağlı kılalım ki.
Filmdeki en çarpıcı repliklerinden biri şöyledir. Katherine okulun yakışıklı öğretmenlerinden Bill ile flörte başlar ve aralarında şu konuşma geçer:
B: Erkek arkadaşın var mı? K: Var. B: Ben olsaydım gitmene izin vermezdim. K: Senden izin istemezdim.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.