Erkek erkeğin kurdu
İKTİDAR KAVGASI
Yeri geldiği zaman "ev kadınındır, orada kadının sözü geçer" derler ama bilirler ki "son sözü" kendileri söyleyecektir. O yüzdendir gelin-kaynana kavgası. Evin "reis"i sevgili oğulları ve kocaları olduğu için onun gözüne girmek için mücadele ederler. Damat ve kayınpeder arasındaki yarış farklıdır, her ne kadar orada da bir kıskançlık olmasına karşın. Hatta bu kıskançlık evlenen kadar sürer. Sonra iki erkek de bilir ki, iktidar evleninceye kadar babada, evlendikten sonra damattadır. Önemli olan iktidarı ele geçirmek. Daha doğrusu erkeklerin vermek istemedikleri iktidara ortak olmak. Bunun için de erkeklerin yaptığı gibi dayanışma sergilemek gerekir. Bir kadının iş hayatındaki en büyük rakibi sadece kadınlar değil, erkeklerdir de. Niye gözümüze sadece hemcinslerimizi kestirir ve onlarla mücadele ederiz? Erkeklerin yaptığı gibi birbirimizle dayanışma içinde olmamız ve birbirimizi desteklememiz gerekir. Yine rekabet edelim ama o erkeklerin ekmeğine yağ sürerek yapmayalım bu işi.
KUYU KAZMAK
Kadınlar arası dayanışmaya en çok ihtiyaç duyulan sosyal yaşamda da göremeyiz bu dayanışmayı. Komşular, akrabalar, arkadaşlar adeta birbirlerinin kuyusunu kazıyorlar. Mesela diyelim ki aralarında biri kendisine sunulan yaşam biçimini kabul etmiyor ve genç yaşta evlenip ev kadını olmak yerine okumayı ve meslek sahibi olarak çalışan kadın olmayı tercih ediyor. Bunun için de üniversite sınavlarına hazırlanıyor. Mantıklı olan nedir, hemen herkesin ona destek olması ve kazanması için çaba göstermesi. Oysa tam tersi oluyor, küçümseme başlıyor, "sen mi kazanacaksın?" diye. Ve adeta kazanmaması için elden gelen tüm çaba gösteriliyor. Ve kazanamayınca da zafer kazanmış gibi alaycı bir tavır takınılıyor. Niye? Kazanmayınca kendileri mi kazanmış oluyorlar? Hayır, kendilerinin başaramadığını bir başkasının başarmasına engel olmuş oluyorlar. Çemberin dışına çıkanı çemberin içine çekmek istiyorlar ki kendi başarısızlıkları ortaya çıkmasın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.