Seda Kaya Güler

DOĞANIN DAYANILMAZ CAZİBESİ

Anne tavuk yanlarına civcivlerini almış dolaşıyor. Bahçede keşif turundalar. Bir yandan yerdeki yiyeceklerin tadına bakarken göz ucuyla da annelerini takip ediyorlar. Tavuk nereye civcivler oraya. Bahçede dolaşan küçük kızlar da minicik civcivleri alıp sevmek derdinde. Yakalamak ne mümkün! İnsanlar yanlarına gidince uzaklaşıyor anne tavuk. Civcivler de peşinde.
Anne tavuk sadece insanlardan korumuyor yavrularını. Artık büyümüş kendi başlarına dolaşan piliçleri de yaklaştırmıyor yanına. Yem aramak derdindeki piliçleri de kovalıyor hemen.
O arada kümeste bir gürültü. Tavuklar canhıraş bağırıyorlar hep bir ağızdan. Horoz da öyle. Kümes dışındaki horoz ve tavuklar da dışarıdan bağırıyor. Gürültüye gidince ne görelim. Yeni yumurtlayan bir tavuğun yumurtasına bir fare göz dikmiş. Kümese dadanıp yumurtayı yemeye çalışıyor.

BASİT BİR HAYAT

Tavuklara aldırmayan fare insanları görünce kaçıyor. Tavuklar rahatlıyor. İnsanların yumurtasını almasına ses çıkarmayan tavuklar farenin yumurtayı yemesine fena bozuluyorlar.
Bazen gündemin yoğunluğunu unutup doğanın kendi döngüsünü izlemek iyi geliyor. Hayatın gerçekleriyle yüzleşiyorsunuz. Basit bir hayat. Ama kuralları var. Herkesin bir görevi var ve herkes elinden geldiğince bu görevi yerine getiriyor.
Tavuklar yumurtluyor ve yumurtalarını kendilerine bakanlara hediye ediyor. Bazen de kuluçkaya yatıp yeni yavrular dünyaya getiriyor. Karınlarını doyurmak için de minik solucanları, keneleri, böcekleri yiyorlar. Fareler de onların yumurtalarını.
Biraz ilerideki havuzda kurbağalar yaşıyor. Onlarca kurbağa. Onlar da suyun içinde yüzüp suda oluşan bakterileri, yosunları, havuza düşen böcek veya sineleri yiyorlar. Gündüzleri sessizler. Gece olunca "vıraklamaları" başlıyor. Aslında böyle bağırarak eş arıyorlar. Dişiler yumurtalarını dölleyecek bir erkek, erkekler yumurtlamış bir dişi.
Önceleri hoşa giden bu sesler bir süre sonra rahatsız etmeye başlasa da yapacak bir şey yok. Komşunuz müzik sesini açmış olsa veya şarkı söylese "Yeter artık, uyuyacağız" ya da "kafamız şişti" diyebilirsiniz. Ama kurbağalar laftan anlamaz ki. Ayrıca nereye gidecek? Havuzu boşaltsanız derede veya bahçeyi sulayan su kanalarına yerleşecek.
Ya havuza dadanan su yılanına ne demeli? Bir metre uzunluğundaki yılan havuzun merdivenlerine kıvrılıp güneşleniyor. Ya da uyuyor. Karnı acıkınca da suya dalıp kurbağa yumurtalarını veya minik kurbağaları yemeye koyuluyor.
O havuzdan çıktığında etrafta dolaşan köpeklerden birine yakalanabilir. Ya da anne tavuğa veya horoza.
Anne tavuğun peşinden koşan civcivler gibi şehirde bir binadan başka bir binaya taşınıp duran küçük kızlar da annelerinin yanında yeni keşifler peşindeler. Ağaçtan dut veya vişne toplamak hoşlarına gidiyor ama kısa bir süre sonra toplamaktan yoruluyorlar. Marketten alınmış ve yıkanmış meyveleri yemek daha çok hoşlarına gidiyor. En çok sevdikleri şey ise tavuk veya pirzola kemiklerini köpeklere atmak. Bir başka canlıyı doyurmanın veya onu mutlu etmenin keyfini yaşıyorlar. Keşke bunu yapmayı hayatımız boyunca sürdürsek!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.