Teknoparklar
Türkiye'nin gelişmiş ilk 10 ekonomi arasında girme ve 2023 yılına kadar yıllık ihracatını 500 milyar dolara çıkarma isteği teknoloji ihtiyacını artırıyor. Bu hedeflere ulaşabilmenin olmazsa olmaz koşulu rekabet avantajı sağlamak.. Bu nedenle teknoloji ürünleri geliştirerek yurtiçi ve yurt dışındaki pazar paylarımızı artırmalıyız.
Türkiye şu anda orta gelir tuzağını aşması için, katma değeri yüksek ürün üretmelidir. Ar-Ge harcamalarına GSMH'dan ayrılan pay 0.3'ten 1.0'a yükselmiştir. Bu yetersizdir, bu payın arttırılması gerekiyor.
Bu yüzden bizim artık teknoparklarda, bilginin teknolojiye dönüşmesini sağlamamız lazım... Teknolojinin ürüne dönüşmesi ve oradan üretime geçilmesi, son olarak da pazarlamasının yapılması gerekiyor.
Günümüzde bir ülkenin küresel rekabet edebilirlik düzeyi, o ülkenin 'yeni bilgi' üretebilme kapasitesi ve 'teknolojik gelişimi' ile doğru orantılıdır. Yeni bilgi ile teknolojik uygulamanın aynı çatı altında toplandığı Üniversite-Sanayi İş Birliği Modeli, ülkelerin teknoloji tabanlı kalkınmasına doğrudan etkileri kanıtlanmış dünya çapında bir modeldir.
KÜRESEL REKABET
Üniversite veya yükseköğretim kurumları tarafından kurulmuş ve bilim, sanayi ve teknolojinin ilerlemesi için çalışan kuruluşlara Teknopark adı verilir. Teknoparklar teknoloji, bilim ve sanayinin gelişmesi için çeşitli projeler yürütürler ve şirketlere teşvik kredisi sağlarlar.
Ar-Ge harcamalarının, yatırımlarının artırılması, ileri teknoloji üreten firmaların büyüyüp güçlenmesi artık temel hedeflerimizden biri haline gelmiştir.
Teknoloji geliştirme bölgelerinde, Teknokentler'de faaliyet gösteren firmalara yönelik bir takım vergisel avantajlar sağlanması da zorunlu olmuştur. Ar-Ge harcamalarının, yatırımlarının arttırılması, ileri teknoloji üreten firmaların büyüyüp güçlenmesi artık temel hedeflerimizden biri haline gelmiştir. Dünyada ve Türkiye'de teknoloji üretimi ve transferi için uygulanan, üniversite-endüstri-devlet işbirliğinin en somut görünümlerinden biri de bilim ve teknoloji merkezleridir (teknoparklar).
Bilimsel ve teknolojik faaliyetlerin ekonomik veya toplumsal bir faydaya ve pazarlanabilir ürünlere dönüştürülmesi gerekmektedir. Bu içinde bulunduğumuz yüzyılın en önemli küresel rekabet edebilirlik ve güçlülük göstergelerinden biri olarak kabul edilmektedir. Rekabet edebilirlik, sürdürülebilir verimlilik artışı ile mümkündür. Bilimsel bilgi üretmeye dayalı araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) faaliyetlerinin yaratıcı-yenilikçi (inovasyon) ve teknolojik bilgi üretimine sağladığı katkı, gelişmiş dünyanın son yüzyılda odaklandığı en önemli konu olmuştur.
HACİMLERİ KATLANACAK
Uluslararası Bilim Parkları Birliği teknoparkları "Asıl amacı; toplumun zenginliğini, yenilik kültürünü ve ilgili iş ve bilgi-bazlı kurumlarının rekabetçiliğini teşvik ederek arttırmak olan ve uzman profesyoneller tarafından yönetilen organizasyonlardır" diye tanımlamaktadır.
Özetle: Teknoparklar inovasyon odaklı kümelenmelerdir.
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de teknoparklar üretim sektörü ile üniversitelerin ve araştırma kurumlarının teknoloji tabanlı ve yenilikçi fikirlerini gerçekleştirmek için yapacakları işbirliğini güçlendirmek üzere düşünülmüş ve oldukça hızlı gelişmekte olan altyapılardır.
Ülkemizde 6 Temmuz 2001 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 4691 Sayılı "Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu" ve bu yasanın yürütülmesinden sorumlu Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının çalışmalarıyla 2001 yılından bu güne Bakanlar Kurulu Kararı ile kurulmasına izin verilmiş Teknopark sayısı, 2018 yılbaşı itibariyle 69'a, faaliyet gösteren Teknopark sayısı 56'ya ulaştı.
Bu teknoparklarda 4.624 firmada 45.724 kişi istihdam edilmekte olup, bugüne kadar 26.052 proje tamamlanmış, devam eden 7.843 proje bulunmaktadır.
Konulan hedeflerde 2023 yılına kadar teknoparkların ekonomik hacimlerini ikiye katlaması bekleniyor.
Son söz; "Dünle beraber gitti, cancağızım, ne kadar söz varsa düne ait. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım." Mevlana
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.