Aile işletmelerinde kurumsallaşmanın önemi
Günümüzde yaşanan ekonomik krizlerin ve globalleşmenin yarattığı ağır rekabet koşulları şirketleri stratejik kararlar almaya zorluyor. Bu kararlar da şirketlerin geleceklerini belirlerken, yaşam sürelerini ve biçimlerini şekillendiriyor. Ülkemiz ve dünya ekonomisinde önemli bir yere sahip olan aile şirketleri de varlıklarını nesiller boyu sürdürebilmek için çeşitli stratejik adımlar atma yoluna gitmişlerdir.
İşletme yönetimi büyük ölçüde ekonomik, sosyal, kültürel ve psikolojik faaliyetler bütünüdür. Yani, toplumların kültürel özellikleri ile yönetim uygulamaları arasında çok yakın bir ilişki vardır. Toplumun temel yapı tası sayılan aile ve bu ailenin kurduğu işletme arasındaki ilişkileri incelerken, ilişkilerin bu sosyo-kültürel ve psikolojik açıdan da muhakkak dikkate alınarak incelenmesi gerekir. Aile şirketleri, aile üyelerinin yönetim kademelerinde çalıştığı şirketlerdir. Bu şirketlerde kurumsallaşma ve markalaşma genelde ikinci plana atılır.
Öncelikli amaç üretim tesisini büyütmek, satış ve ciroları artırmak, yeni mağazalar açmaktır. Aile şirketleri bu konuda diğer şirketlere göre daha içe kapanık ve daha çekimserdir. Ülkemizdeki şirketlerin yüzde 95'inden fazlasını oluşturan aile şirketleri, ekonominin lokomotifi olarak görülüyor.
ÖNCELİK HANGİSİNDE?
Aile şirketlerinin en büyük sorunu olan şirketin nesilden nesle sürememesi ve/veya dağılması bundan dolayı şirketin büyüyememesi ve ağırlaşan rekabet koşulları altında yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmasıdır.
Kurumsallaşma bir işletmenin kişilere bağlı olmadan varlığını devam ettirmesini amaçlarken, markalaşma ürün ve/veya hizmetin tüketici tarafından her bakımdan tercih sebebi olmasını tercih eder. Ancak her iki unsurun da ortakbirnoktasıişletmeninvarlığınıgüçlübirşekildedevamettirebilmesininidestekliyorolmalarıdır.
Bu iki unsur kimi işletmelerde beraber görülmekle birlikte, stratejik açıdan kurumsallaşmasında öncelik sıraları bulunmak takibi zaman bir diğerine geçiş yapılamamaktadır.
İşletmelerin kuruluş aşamasından sonra atmaları gereken en önemli adımlardan biri de burada karşılarına çıkmaktadır.
İşletme önce kurumsallaşmalı mı, markalaşmalı mıdır?
Yöneticiler ve aile bireyleri değişen koşulların getirdiği tehlikelerin etkilerini en aza indirmek, işletmenin varlıklarını devam ettirebilmek ve başarılı olabilmek için değişimin getireceği ikilemleri çözümlemek zorundadırlar. Bunu başarmada kurumsallaşma önemli rol oynayacaktır.
İŞLETME AÇISINDAN MARKA
Güçlü marka, yüksek pazar payı ile yüksek satış ve kar anlamına gelmektedir.
Marka, günümüzde finansal bağlamda satılabilir bir değer olma özelliği kazanmıştır.
Ayrıca, güçlü markalar tüketicide sadakat yaratır. Marka, işletmenin ürün üzerine yaptığı yatırımdır. İşletmenin ortaya çıkardığı kaliteli ürünün, hedeflediği kitle tarafından algılanmış ve marka olarak güven uyandırılmış olması gerekmektedir.
Marka canlı bir organizma gibi sürekli devinim halindedir. Markayı değişen ve gelişen koşullara göre revize etmek başarının sürekliliğini sağlar. Sonuç olarak bakıldığında aile şirketleri markalaşmaya önem vermek isteseler bile; gerek birinci kuşak yönetimlerin alışık olmadıkları yönetim biçimlerine gösterdikleri direnç gerekse risk almaktan çekinmeleri gibi nedenlerle bu süreç ağır işlemektedir. Burada önemli olan, yöneticinin vizyonudur. Yeniliğe açık, çevresindeki gelişmeleri yakından takip eden ve bu gelişmelere ayak uydurabilen, hedef kitlesinin ihtiyaçlarını önceden görüp bunları giderebilen firmalar; gelecekte de varlığını sürdürecektir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.