Dostlar seni hiç unutmadı “Aşık Veysel”
Aşık Veysel, halk ozanı kimliğiyle, Türk insanı için çok önemli bir değer... 46 yıl önce kaybettiğimiz ünlü halk ozanımız, her yıl çeşitli etkinliklerle anılır. Bu sene de "Hakk'a yürüdüğü" 46. sene-i devriyesinde çok anlamlı bir geceyle anıldı Aşık Veysel.
Ege Bölgesi Sivas Dernekleri Federasyonu'nun 22 Mart'ta Bornova Belediyesi Kültür Merkezi'nde gerçekleştirdiği "Dostlar Seni Unutmadı" etkinliği muhteşemdi.
8 yaşındayken babası tarafından hediye edilen "Aşık Veysel-Dostlar Beni Hatırlasın" kitabını okuduktan sonra göz doktoru olmaya karar veren Prof.
Dr. Sait Eğrilmez'in hikayesi, şiirleri ve ameliyat ettiği hastası Cem Cansız ile kurduğu 'Korneanın Sesi' adlı müzik grubu ve Aşık Veysel korosu geceye damgasını vurdu.
Böyle anlamlı bir geceye imza atıp vefa örneği sergileyen İzmir Ege Bölgesi Sivas Dernekleri Federasyonu'nun (İZEBSİDEF) yeni Başkanı Prof. Dr.
Halil Köse ise gecenin en keyifli ismiydi.
Prof. Köse, renkli, nüktedan kişiliği ve bilim insanı kimliğiyle saygın bir isim...
Aşık Veysel, Hakk'ın sözüne "ermiş", onu şiirinin satırına dizmiş, sazının teline asmış dünya gözü kapalı gönül gözü açık bir ozan, bir erendir. Aşık Veysel, 1894 yılının güz aylarında Şarkışla ilçesinin Emlek yöresinin Sivralan köyünde doğmuştur.
Çocukluğu ve gençliği köyde geçmiş... Şatıroğulları sülâlesindendir.
Emlek yöresi sazın sözün kıymetinin bilindiği aşıklık geleneğinin yaşandığı bir yer. Türkmen geleneğinden gelir; inancını, özlemlerini aşklarını ve yokluklarını hep şiirle anlatan bir gelenektir.
Veysel böyle zengin kültürel kökten filizlenir.
İki gözünü kaybetmesiyle çocuk Veysel bir köşeye çekilir, içine kapanır. Tek arkadaşı "gizli dertlerimi sana anlattım" dediği sazıdır. Üstün bir hayal gücüne sahiptir.
Gözlerinin görmemesi ve istediği bazı şeylerden yoksun kalması sonucunda, beynini ve hayal dünyasını geliştirir.
Duyduğu her şeyi kafasına yerleştirmeye çalışır.
MARİFET EHLİ'DİR
Âşık Veysel, "âşık /ozan geleneğimizin" yaşatıcılarından, aynı zamanda, dünyaya farklı, alışılagelmişin dışında bir bakışın da temsilcisidir. "Saz ehli" ve "ehli dil" bir ozan olmanın ötesinde bir şeyler vardır onda.
O aynı zamanda bir Marifet Ehli'dir. Hakikat yolundadır. Sır sahibidir.
"Kırk yaşımdan sonra kalbime ilham / Erişti Mevla'dan bir ihsan oldu.
Cümle varlığımdan geçtim, senin yolunda senin yolunda." Sen dediği Allah'tır, Hakk'tır gerçektir, kendisidir, manadır. Şu dünyada kendine /Hakk'a varmak için aradığı ne ise O'dur.
Aşık Veysel 160 şiirinde hep manayı aramış, manayı anlatmış; toprak ile taş ile kazma ile...
Aşık Veysel çiftçi çocuğudur, kendisi de ekip biçmiştir.
Toprağı sadık yâri olarak görür.
Toprak ve üretmek onun için kutsaldır. Bundan dolayı Türkçenin en güzel toprak şiirlerinden birisini yazmıştır.
"Benim sadık yârim kara topraktır" demiştir.
Veysel'in deyişleri arasında önemli olan biri de "Uzun ince bir yoldayım/ Gidiyorum gündüz gece" dizeleriyle başlayanıdır. Veysel bu şiirinde ve son durağa, ölüme, ölüm yolu ile Allah'a varışı söylemektedir. Günümüzün tasavvufa eğilen ustalarındandır.
Yalın dili, açık ve duru deyişleriyle dikkati çekmekte, seziş gücüyle ustalığını göstermektedir.
Aşık Veysel şiirlerinde her ferdin düşüncesine, duygusuna, inancına ve dünya görüşüne yer vermiş birisidir.
"Aşk, tabiat, dert, vatanmillet ve birlik şairi" olduğunu söyleyebiliriz.
Son söz; kendisini bırakıp giden çok sevdiği ilk eşi Esma için söylediği dizeleri ile son sözümüzü söyleyelim:
"Güzelliğin on par'etmez. Bu bendeki aşk olmasa. Eğlenecek yer bulaman. Gönlümdeki köşk olmasa"...
Özlemle...rahmetle... saygıyla...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.