Her takımın bir düşü var. Düşler arasında düşmemek de var elbet. Düşleri daha önce düşünüp de söylenilen sözlerle anlatmak daha bir doğru sanki. Dünyanın herhangi bir yerinden bizim sahalara kadar uzanan o doğru ifadelere kulak vermeli biraz da
"Şöyle bir atasözü var" diye başlar bazı cümleler. Yaşanmışlıkları halihazırda yaşananlara adapte etmek için. Bazen bir aile büyüğünün sözüne, bazen bir sevgilinin gözüne, bazen hayatın tam da özüne karışır o sözler. Heredot Cevdet'in hikayelerine, Turabi'nin ada serüvenine, Kocamın Ailesi dizisindeki Hikmet Hanım'ın öğüdüne tutunur. Bir filmin en sevilen repliği olur bazen. Senaristin işi zannedilir. Halbuki çok yıllar öncesinde edilmiştir o büyük laf. Popçuların nakaratına, bir bayram gezmesindeki hal hatıra, bir yöneticinin ekibiyle toplantısına dahil olur. Hal böyleyken futbolda da nefes bulur çok fazla. O yüzden geçen hafta olanlara biraz bu açıdan bakalım istedim. Hatta bir dünya turuyla denilenleri bizimkilere adapte edelim.
Manisaspor... Lige tutunması için yapması gereken çok net. En azından kendi evindeki maçları kazanması. Ama onlar zorun peşinde. Bakın bir Çin atasözü ne diyor: "Balık mı arıyorsun, ağaca tırmanma" Yani Mayıs'ta huzura ermek istiyorsa şimdiden savaşmalı. Ona ilişkin söz de Kanada'dan...
"Nisan yağmuru Mayıs çiçeği getirir"
Bucaspor... Onların derdi de aynı. Ancak mutlu sonu başkalarından beklerse işi zor. Buna uygun söz ise Amerika'dan... "Odununu kendi kesen, iki kere ısınır" Aksi halde vakit çok geç olur. Çünkü bir Avusturya atasözünde denildiği gibi "Zaman ve sel kimseyi beklemez"
Denizlispor'un durumu daha vahim. Özcan Bizati, Engin İpekoğlu, Mehmet Altıparmak... Değişimin gelişim sağlayamadığı muhakkak. Zaten bir Fransız atasözü de şöyle diyor: "Bir şey ne kadar çok değişirse, o kadar çok aynı kalır"
Gelelim Karşıyaka'ya... Play Off umudu sürüyor. Hep PTT 1. Lig'de... Ne alt ligde, ne üstte. Bu sene de olmazsa keyfimiz iyice kaçacak. Çünkü bir Afrika atasözünde de denildiği gibi "Aslanlar kendi hikayelerini yazmadıkça, avcıların hikayelerini dinlemek zorundayız" yine.
Altınordu'nun ışığı çok. Ancak daha bir gayret etmesi lazım. Hüseyin Hoca son maçın ardından "Bu ligde her takımı yenecek gücümüz var" dedi. Bu önemli. Çünkü yine bir Amerikan atasözündeki gibi "Cesur adamın bakışı, korkağın kılıcından daha çok düşman titretir."
Göztepe bir iyi bir kötü. Demek ki ortada bir yanlışlık var. Herkes şapkasını önüne koymalı ve konuşmalı. Yani Kızılderili atasözündeki gibi "Yanlışı gören ve önlemek için eli uzatmayan yanlışı yapan kadar suçludur."
Ve Altay... Onların süreci için birçok Türk atasözünü yan yana sıralamak gerekir belki de... "Can çıkmadan ümit kesilmez" denildi başta. Damlaya damlaya göl olabilirdi. Damlamadı ve olmadı. Mesele derindi. "Derin su yavaş akardı" son tahlilde. "Düşüne düşüne görmeli işi, sonra pişman olmamalı kişi" diyen de oldu. Haklılardı. O kadar çok giden oldu ki vaziyet kendiliğinden gelişti. Çünkü "Gölgesinde oturulacak ağacın dalı kesilmez" diye bilirdik biz. Yalnız "Sözü söyle alana, kulağında kalana" da demişler mesela. Ne diyelim. Madem öyle o çok bilinen sözlerle bitirelim.
"Ne ekersen onu biçersin" diye demişler hani. Onun devamı da var aslında.
"Ek tohumun hasını, çekme yiyecek yasını"
İyi haftalar.