İşin sırrını en başta demişti
Öncelikle birkaç rakam verelim. Prandelli gittiğinde G.Saray puan olarak öyle berbat durumda falan değildi. Hatta ve hatta zirvenin sadece 1 puan gerisindeydi. Fakat eksikti. Yıllardır "Avrupa Avrupa duy sesimizi" diyen tribünler Avrupa'da 4 gollü hezimetlerle yüz yüzeydi. Üstelik 10 haftada alınan 3 mağlubiyetin dozu rahatsız etmekteydi. (2-0, 3-0 ve 4-0) Tüm bunların yanında rakiplerinin de kendisi gibi yaşadığı kayıplar nedeniyle yarıştan yine de düşmemekteydi. Fakat bununla birlikte kazandığı zaman da keyif vermemekteydi. Sanki futbolcular bile bir garip sevinmekteydi. Futbol galibiyete yetmekteydi ama izleyenlere yeterli gelmemekteydi. Hatta bazı anlar Muslera'nın da dediği gibi rakipler sanki evin balkonundan bile şut atsalar top filelere değmekteydi.
İşte Hamzaoğlu geldiği vakitte yani imza gününde bunun üzerine bir şeyler dedi. Dedi ki "Oyuncular lig lideri olmalarına rağmen çok da mutluymuş gibi bir görüntü vermediler. İlk önceliğimiz antrenmanları keyifli hale getirmek, onların mutlu zaman geçirmesini sağlamak." Sonra devam etti. "Bir şeyler yapıyorlar ama hep beraber yaptıklarını düşünmüyoruz. Biz onları bir araya getireceğiz. Onların beraberce neler yapacaklarını görmelerini sağlayacağız." Ve sözünü şöyle bitirdi... "Bunu başarırsak oyuncularımız da bizimle çalışkmaktan dolayı mutlu olacaklar. Maçlarda da seyircimize aynı coşkuyu yaşatmayı hedefliyoruz."
Hamzaoğlu ile birlikte yaşanan en önemli değişik buydu işte. Yoksa taraftarın yine çoğu maçta eli yüreğine gitti. Defans hataları da öyle tamamen kesilmezken, bir farklı galibiyetler ile alınan kritik yenilgiler G.Saray camiasında hep bu endişenin varlığını devam ettirdi. Evet kağıt üstünde ve saha zemininde iyi bir takım vardı fakat maalesef kenetlenmeyi öğrenememişti. Ve bunu başarmak sorunlar önünde baraj kurmaya yetti. İşte Hamzaoğlu'nun en önemli hamlesi budur. Karşılığı da yıldız koleksiyonudur.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.