Bu sezon her G.Saray maçı taraftarı açısından heyecan dozu yüksek bir aksiyon filmini andırıyor. Öyle şeyler oluyor ki sakin başlayıp, sakin biten bir maça denk gelmeniz imkansız.
Dün uzun zaman sonra G.Saray adına ilk kez filmin sonu iyi bitti.
Oysa oyunun başında diğer maçları aratmayan bir savunma zaafı sahnedeydi. Sarı-kırmızılılar, henüz 2. dakikada 4'e 1 yakalandığı ve 9. dakikada sağ çarprazdaki net fırsat için Çaykur Rizeli oyunculara teşekkür etmeliler. Daha sonra Podolski ve Carole ile yakalanan son vuruşlardaki eksikler ile değişmeyen skor tabelasının taraftarı yine endişeye düşürdüğü muhakkak.
Umutlanmak ile endişelenmek arasında ince bir çizgi var çünkü. Dün de böyle anlar hayli fazlaydı. Emre'nin golünden sonra Sneijder'ın sakatlanmasını, Yasin'in golünden sonra Hakan Balta'nın atılmasını, takımın en etkili isimlerinden Yasin'in çıkarılması ile Podolski'nin golü bulmasını aynı çizgide değerlendirebiliriz.
Maç bir gidip, bir geliyor.
Takım hem üstün gözüküp hem de net pozisyonlar veriyor.
Bunun için aslında fazla maça gerek bile yok. Dünkü rakip Ç.Rize ile oynanan iki lig maçına bakmak yeterli.
O iki Rize maçındaki gerek oyun gerek skor değişikliklerinin futbolcunun hatta ve hatta taraftarın üzerinde negatif bir etki yaratmış olduğunu dün de açıkça gördük.
Ancak bu kez dediğimiz gibi filmin sonu iyi bitti. Üstelik iki farklı sonuçla. Kazanmayı unutmuş bir takımın böylesi önemli bir maçtan iki farkla ayrılması (üstelik deplasmanda) nereden bakarsanız bakın haneye artı olarak yazılmalı. Ancak ben Riekerink'in ne yapmaya çalıştığını pek anlamış değilim. Umut Bulut ve Martin Linnes'in neden ısrarla kulübede tutulduğunu, Semih'in neden sağ bekte unutulduğunu, oyun içinde yapılan değişikliklerden neler umulduğunu çözmek o kadar güç ki. Evet G.Saray uzun süre sonra ilk kez önde iyi oynadı.
Ancak gol yememesi de tam tersi bir durumla açıklanabilir. Çünkü Ç.Rize G.Saray'ın aksine bu bölgede yarı final oynayan bir takımdan beklenmeyecek hatalar yaptı. Rövanşta bir mucize olmazsa G.Saray finalde gibi. Çünkü daha önceki maçlara göre gayretle birlikte kuvvet de devredeydi. Ve değişmeyen hatalara rağmen belli bir amacın takıma nasıl katkıda bulunduğunu gördük. Ne demiş efsane boksör Muhammed Ali... "Şampiyonlar salonlardan çıkmaz. Şampiyonlar içlerinde tutku, hayal ve amaç olan insanlardan çıkar."