Dile kolay, ligde 630 dakikadır sevinemiyordu.
Böyle dakikaya vurunca az gibi gözüküyor ama Şubat'ın 21'inden bu yana aslında. 63 gün yapar yani. Tamı tamına iki ay. Bu süreçte beraberliklerle teselli bulan, mağlubiyetlere alışan bir takım izleyip durduk. Önce hafta içindeki kupa maçında kıpırdandılar, sonra da ligde bir zamanlar çok yaşadıkları o duyguyu hatırladılar. Ancak öyle körü körüne hücuma pay biçip de o kale çizgisinde duran yürekli adamı es geçmek olmaz. Atan kadar tutan da pay sahibi çünkü bu geri dönüşte. Her zaman gülen, tüm sorulara sempatik tavırlarıyla cevap veren, o kadar hataya rağmen dert etmeyen Muslera'nın dünkü maçın ilk yarısındaki hali yaşanan o 63 günü çok iyi anlatıyor aslında. Yerdeki topa yumruk atan, kızan, bağıran, "Tamam kurtarayım kurtarmasına da ben de insanım" der gibi isyan ediyordu Uruguaylı. Haklıydı. Çıkıp da gol atacak hali yok. O tutmasına tutuyordu da ya rakibi tutması gerekenler. O tutmasına tutuyordu da ya atması gerekenler. O tutmasına tutuyordu da ya güçlerinin limitini bilemeyenler.
Dünün, kayıplarla geçen diğerlerinden farkı buydu işte biraz da. Atması gerekenler attı, bazılar yeteneklerinin farkına vardı. Çünkü bir takımın kazanması için sadece kalecinin çabası yetmez.
Sanırım bunu herkes dün gayet iyi anladı.