Kırılma noktaları
8. dakika. Yani maçtaki ilk golün geldiği an. Yani kırılma noktası. Ne demek kırılma noktası? Şöyle açıklayayım.
Beşiktaş bu dakikadan sonra anlamsız bir şekilde panikledi. Bu panik gerginliğe, bu gerginlik oyunu açamamasına sebebiyet verdi. Ve Galatasaray da oyunu ağırdan alınca gerginlik tavan yaptı. Bir tek Ricardo Quaresma'nın olduğu kanattan geldiler. G.Saraylı futbolcular bu anlarda rakiplerinin üstüne gitseydi fark açılabilirdi. 44. dakika. Oyunun kontrolünü kaybeden Beşiktaş'ın durduğu ve Bruma'nın önünde geniş bir boşluk bulduğu an. Süzüle süzüle ceza sahasına girdi. Ve topu tam köşeye bıraktı. Aslında Eren de ilk golde aynısını yaptı. Bir hayalet gibi defansın arasından geçip bomboş pozisyonda fileleri havalandırdı.
Güneş yanlıştan döndü
Ve ikinci yarı. Şenol Güneş Oğuzhan ve Olcay ile olmayacağını yani bu şablonda gol bulamayacağını anlayıp bu ikiliyi kenara aldı. İkinci kırılma noktası yani. Aboubakar ve Talisca ile hücum gücünü farklılaştırdı. Yani aslında baştan yapması gerekeni yaptı.
Ve ikinci yarının G.Saray adına yansıması. Riekerink, Güneş gibi eksiklerinin farkına varmadı. 2-0'ın rahatlığı eksikleri görmesini engelledi. Sabri için gecikti. Yasin için gecikti. Dolayısıyla işin rengi değişti. İlk yarının tam tersi oldu. Beşiktaş oynadı, G.Saray izledi.
Riekerink yavaş kaldı
Öyle bir teslimiyetti ki bu 2-0 önde olan G.Saray "Maç berabere bitsin. 1 puan da iyidir" diye dua etti. Riekerink'in bazı alışkanlıklarından vazgeçmesi lazım. Kazanan kadroyu bozmaması kabul edilebilir ancak maç içerisindeki hamlelerde yavaş kaldığı ortada. Sadece kendi oyununu önemseyip rakibin hamlelerini görmezden gelirsen sonuçların böylesine değişmesi kaçınılmaz olur. Gelelim sözün özüne. Arkaya yaslanıp büyük resme baktığınızda ortaya gerilimi yüksek, bol heyecanlı, keyifli bir maç çıktı. Hem de son saniyeye kadar. Ve derbilerin yazı tahtasına bu maçı da ilave ettik. Yani skoru önceden ve maç esnasında tahmin edilemeyen müsabakalar olduğunu bir kez daha kenara yazdık.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.