Alkışlarla
Önümde sarı kırmızı bir deniz. Azı Cim Bom, çoğu Göz Göz. İkisinin de en sevdiği renk. Koca sezonda ikisi de öyle büyük işler yaptı ki. Göztepe Süper Lig'e çıkar çıkmaz, rol çaldı herkesten. Cesur futbolu ile 'Beni hafife almayın' dedi. Korku saldı. Hele tribünü.
Her maç ayrı bir şov. Sakat oyuncuyu bile oynatır. Bakmayın şarkıdaki o sözlere.
Bu tribünlerin heyecanı meyecanı çok. Diğer yanda G.Saray. Daha baştan Avrupa treni kaçmışken ve takım gereksiz yere puanları saçmışken dirildi, kendine geldi. Yelelerinin farkına varıp, kükredikçe kükredi. O puanlar öylece savrulmasa belki de dünkü maç formaliteydi. Üstelik sezonun en zor maçlarından birini oynadı.
Zaten böyle olacağının da eminim farkındaydı.
MUSLERA, GOMİS...
Şu saatten sonra "Şu şöyle oynadı, bu böyle oynadı" demenin pek bir anlamı yok elbet. Şampiyonu alkışlama vakti şimdi. Onca hatanın arasında yolunu bulup zirveye yürüdüğü için en başta.
Sadece yürümekle kalmayıp koştuğu için de. Hepsini alkışlamalı tabii de bazıları için sanki elleri daha çok vurmalı birbirine. Muslera'ya, Gomis'e, Rodrigues'e ayrı bir parantez açmalı.
Nagatomo'yu, Donk'u, Fernando'yu, Feghouli'yi unutmamalı. Ligin ikinci yarısında ortalıkta gözükmese de ilk yarının hatırına Tolga'yı da hatırlamalı.
Hatta Stoke City'e giden Badou'yu da araya bir yere yazmalı. Son sözü de illaki Fatih Hoca'ya ayırmalı. Özellikle defansif ve orta sahadaki sıkıntıları çözüp bazı oyunculara gerçek kimliklerini hatırlattığı için. Fotokopi goller yiyen defans hattının güvenini yerine getirdiği için. En az futbolcular kadar kenarda efor sarf edip takımı hep diri tuttuğu için. Alkışlar G.Saray'a. Alkışlar şampiyona...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.