Atiba, Ljajic, Aatif, Azubuike, Jailson, Fofana, Scuk, Eduok, Obertan, Rybalka, Chery, Mensah, Cisse, Trezeguet, Belhanda, Feghouli... Bir de Ömer ile Hakan... Kim bu isimler?
Bu haftanın skorerleri. Haa bir de Deniz var. Ama o kendi kalesine attı. Açılımı şu. Hafta sonunda (Yazı yazıldığı sırada Antalya-Başakşehir maçı oynanmadığı için dahil edilmemiştir) atılan 23 golün 20'si yabancılardan geldi. Buradan birçok sonuca ulaşılabilir. Mesela denilebilir ki "Demek ki ülkemizdeki yabancı oyuncular çok verimli. Baksanıza ligin gol yükünü neredeyse onlar çekiyor." Hatta ileri gidip "İyi yabancıların alınması Türk futbolcuların da verimini uzun vadede artırır" gibi klasik bir cümle de kurulabilir.
DAHA MI ETKILILER?
Peki gerçekten öyle mi? Diğer açıdan "Yabancıların etkili olmasından dolayı yerliler geri planda kalıyor" gibi ters bir önerme de gelebilir.
Çünkü tabloya göre söylenesi bir ifade. Ve "Yerli futbolculara yabancı oyuncular kadar şans verilse onlar da başarılı olabilir" saptaması da yerinde olabilir. Yani konuyu dallanıp budaklandırabiliriz. Geçen hafta 8 maçta 194 oyuncu forma giymiş.
Bunların 116'sı yabancı, 78'i yerli.
Yukarıdaki sorular ve önermeler arasına sıkışmış başka hadiseler de var. Misal Milli Takım. Orada da tercihi yabancıdan kullandık. Fakat o yabancı bile yerlilerin azlığından şikayet etti. "İzlediğim maçlarda en fazla 3 Türk oynatılıyor. Sahada kimi izleyeyim?" demişti mesela.
Ama o Lucescu S.Donetsk'te iken yabancılara daha çok şans vermişti.
Yabancıların daha fazla şans bulduğu ligimizde hocaların hepsinin de yerli olması da meselenin bir diğer yüzü elbette. Tüm bu cümlelerin ardından "Peki sonuç?" dediğinizi duyar gibiyim. Dediğim gibi birçok yorum yapılabilir. Yabancıların daha fazla şans bulması değil sorun. 11 iyi yabancı pekala oynayabilir. Sorun elindeki yerlilerden bir farkı olmayanlara duyulan güven yüzdesi. Slimani'ye sabrederken, Barış Alıcı'da ısrar etmemekte belki de sorun.
Altınordu'nun yaptığını alkışlarken, bu sistemin yarısını kendi takımında uygulayamamaktır gelinen nokta. Bir kısır döngüde savrulmaktır. İyi, kötü ayrımı yapmadan, performansına bakmadan, ödenen bonservis ücretlerinin peşine takılmaktır. Sadece Almanya üzerinden bile bakabiliriz konuya. Her zaman uluslar arası turnuvalardaki başarılarını tartışıyoruz hani. Orada da yabancı oyuncu sınırlaması yok. Kadroda en az 12 Almanya pasaportlu, 8 altyapıdan yetişmiş oyuncu bulundurmaları gerekiyor. Kritik detay şu. Yerlilere de yabancılar kadar büyük önem veriyorlar. Jübile yapanın yerine hep bir yenisini koyuyorlar. Farklı mevkilerden devşirmiyorlar. Ve en önemlisi, bunda da ısrar ediyorlar.