Atın şu aynaları
Avrupa'da yarışan kulüplerimizin tesislerini gezmedim. Soyunma odalarına da girmedim. Yönetim katını, teknik direktörün odasını da bilmem. Ama bildiğim daha doğrusu tahmin ettiğim bir şey var. Sanırım hepsi aynı yerden alışveriş yapıyor. Aynı aynacıdan. Kulüplerin bir odasında bu aynacının sattığı aynalardan olmalı. Dev aynası. Türk Dil Kurumu'nun sözlüğü dev aynasını şöyle tanımlar: Nesneleri olduğundan çok büyük gösteren ayna.
Yani ona bakan Aslan kendi cüssesinden korkar. Yani ona bakan Kartal, kanatlarının aynaya sığmadığını, pencerelerden dışarı taştığını fark eder. Yani o vakte kadar kimseyi alt edememiş olsa bile o aynaya bir bakar, sorun çözülür. Aynı G.Saray gibi. PSG maçına kadar gruptan galibiyet çıkartamamış, atabildikleri ile değil de kaçırdıkları ile övünmüş, kupada kendisinden yaşça küçük rakibine dövülmüş, son maçının son yarım saatinde kendi yarı alanına gömülmüş, en büyük umudu ya tribünde ya da kulübede görülmüş, son maçını kazanıp sorunlarını halı altına süpüreceğini düşünmüş bir takımın sorunu o dev aynasıdır işte.
GÜVENMEK BAŞKA
Bir takımın veya bir şahsın kendine güvenmesi başka bir şey, o aynaya bakıp öyle düşünmesi başka bir şey. Takımın hocası 10 numarası ile birlikte o aynaya baktığında başka bir şey görüyor olmalı. O sağ bek ile o sol bek belli ki daha bir cüsseli o aynada. Ön liberoyu stopere, kanat oyuncusunu da forvete de dönüştürüyor kesin. Ama ne hikmetse gencecik adamlara tesiri olmamalı o aynanın. Bu aynalarda yaş sınırı mı var nedir? Bir yanda ülkenin ulusal takımı gençlerle Avrupa'da başarıdan başarıya koşarken diğer yandan kulüp takımlarının dibe vurmasını nasıl açıklarız söylesenize? Milli Takımınız (Piyasa değeri: 154 milyon Euro) Fransa (Piyasa değeri: 1.11 milyar Euro) gibi son dünya şampiyonundan iki maçta 4 puan çıkartırken kulüp takımınız G.Saray (Piyasa değeri: 122.65 milyon Euro) o Fransa'nın kulüp takımı PSG'den (1.05 milyar EURO) iki maçta 6 gol yiyor. Elbette tek başına altyapı da yeterli değil. Elbette ki rakiplerle açılan makas da ortada. Ama doğru yol için doğru plan, doğru tespitler de lazım. Eğer "PSG'yi yeneceğim" gibi bir iddianız varsa bu iddianızı desteleyecek asgari şartlara sahip olmalısınız. Rakibiniz 4 forvetini birden oynatırken golcüsüz kazanacağınızı düşünmezsiniz. Sadece kalecinizin değil savunmanızın da işin içinde olmasını istiyorsanız oraya orta sahadan oyuncu yerleştirmezsiniz.
DOĞRU PLAN LAZIM
Dedik ya bu da doğru planla olur. Yani stoperinizin hatta iki forvetinizin de sakatlanacağını öngörmelisiniz. Tüm bunların yanında Beşiktaş ve Trabzon'un da çıkabilecekleri gruplarda dibe demir atmaları da durumun ne kadar vahim olduğunu gözler önüne seriyor. Size tavsiyem. Öncelikle atın şu aynaları. Sonra da "yıldız" diye tabir ettiğiniz, takımlarında oynamayan o kadar oyuncuyu almak yerine en iyileri için paranızı denkleştirin. Kadroları doldurmaya çalışırken kasalarınızı boşaltmayın. Gençlerinizin, geleceğinizin farkına varın. Büyüklüğünüzü aynalarla değil büyük hamlelerle ve büyük oynayarak sağlayın.
Yani ona bakan Aslan kendi cüssesinden korkar. Yani ona bakan Kartal, kanatlarının aynaya sığmadığını, pencerelerden dışarı taştığını fark eder. Yani o vakte kadar kimseyi alt edememiş olsa bile o aynaya bir bakar, sorun çözülür. Aynı G.Saray gibi. PSG maçına kadar gruptan galibiyet çıkartamamış, atabildikleri ile değil de kaçırdıkları ile övünmüş, kupada kendisinden yaşça küçük rakibine dövülmüş, son maçının son yarım saatinde kendi yarı alanına gömülmüş, en büyük umudu ya tribünde ya da kulübede görülmüş, son maçını kazanıp sorunlarını halı altına süpüreceğini düşünmüş bir takımın sorunu o dev aynasıdır işte.
GÜVENMEK BAŞKA
Bir takımın veya bir şahsın kendine güvenmesi başka bir şey, o aynaya bakıp öyle düşünmesi başka bir şey. Takımın hocası 10 numarası ile birlikte o aynaya baktığında başka bir şey görüyor olmalı. O sağ bek ile o sol bek belli ki daha bir cüsseli o aynada. Ön liberoyu stopere, kanat oyuncusunu da forvete de dönüştürüyor kesin. Ama ne hikmetse gencecik adamlara tesiri olmamalı o aynanın. Bu aynalarda yaş sınırı mı var nedir? Bir yanda ülkenin ulusal takımı gençlerle Avrupa'da başarıdan başarıya koşarken diğer yandan kulüp takımlarının dibe vurmasını nasıl açıklarız söylesenize? Milli Takımınız (Piyasa değeri: 154 milyon Euro) Fransa (Piyasa değeri: 1.11 milyar Euro) gibi son dünya şampiyonundan iki maçta 4 puan çıkartırken kulüp takımınız G.Saray (Piyasa değeri: 122.65 milyon Euro) o Fransa'nın kulüp takımı PSG'den (1.05 milyar EURO) iki maçta 6 gol yiyor. Elbette tek başına altyapı da yeterli değil. Elbette ki rakiplerle açılan makas da ortada. Ama doğru yol için doğru plan, doğru tespitler de lazım. Eğer "PSG'yi yeneceğim" gibi bir iddianız varsa bu iddianızı desteleyecek asgari şartlara sahip olmalısınız. Rakibiniz 4 forvetini birden oynatırken golcüsüz kazanacağınızı düşünmezsiniz. Sadece kalecinizin değil savunmanızın da işin içinde olmasını istiyorsanız oraya orta sahadan oyuncu yerleştirmezsiniz.
DOĞRU PLAN LAZIM
Dedik ya bu da doğru planla olur. Yani stoperinizin hatta iki forvetinizin de sakatlanacağını öngörmelisiniz. Tüm bunların yanında Beşiktaş ve Trabzon'un da çıkabilecekleri gruplarda dibe demir atmaları da durumun ne kadar vahim olduğunu gözler önüne seriyor. Size tavsiyem. Öncelikle atın şu aynaları. Sonra da "yıldız" diye tabir ettiğiniz, takımlarında oynamayan o kadar oyuncuyu almak yerine en iyileri için paranızı denkleştirin. Kadroları doldurmaya çalışırken kasalarınızı boşaltmayın. Gençlerinizin, geleceğinizin farkına varın. Büyüklüğünüzü aynalarla değil büyük hamlelerle ve büyük oynayarak sağlayın.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.