Boğazda tenis aşkı

Yıl 2005. WTA Istanbul Cup'ın ilk adımı, köprünün kapatılarak Venus Williams ile İpek Şenoğlu'nun boğaz köprüsü üzerinde "Kıtalararası Tenis Maçı" yapılmış ve dünya televizyonlarının çoğunda İLK DEFA GERÇEKLEŞEN
ÖNEMLİ BİR haber olarak geçmişti.
Evet bu sene üç yıl araya rağmen, tam tamına İstanbul Cup'ın 11.yılı! Başta, bu olayın mimarı Cahit Yavuz, Garanti Koza yönetimi ve İlkel ailesi olmak üzere emeği geçen herkesin kutlanması ve alkışlanması gerektiğine inanıyorum. Türkiye'mizin büyük ödüllü ve tartışmasız bu en büyük lisanslı spor organizasyonu bu yıl da kendi evi olan "KozaWos" tesislerinde 23 - 29 Nisan tarihleri arasında dünya tenisinden önemli isimlerin katılımlarıyla gerçekleşiyor.
Tenis adına ne kadar güzel.

MİLLİ MAÇ GİBİ ÖNEMLİ

Ülkemizde oynanan ve bizler için bu denli önemli bir turnuvada daha çok oyuncumuzun olmasını arzu ederdik. Elimizde sıralamaları yüksek oyuncularımız varken ancak 5 oyuncumuzu kortlara sürebildik. Bu turnuvanın eski çiftler şampiyonu İpek Soylu'yu içinde gözlerimiz çok aradı, katılmayışına şaşırdık.
Hakeza yıldız oyuncumuz Berfu Cengiz'in olmayışına da çok hayret ettik. Etin tırnaktan ayrılamayacağını ne zaman öğreneceğiz acaba?

VE İSTANBUL OPEN GELİYOR

İki büyük turnuva ard arda gelince detayları takip etmek de zorlaşıyor. Bu bir ATP 250 turnuvası ve bizim iki büyük turnuvamızdan biri. Bütün doğru yanlış bahanelerden arınarak sonuna kadar destek olup korumalı, sahip çıkılmalı ve fazla abartmadan da iyi desteklenmelidir.
Burada da oyuncularımızdan çok şeyler beklenecek. Ben henüz pek beklemiyorum ama WC'ları çok doğru kullanıp çok oyuncumuza şans tanımalıyız.
Umarım kadınlarda yaşananlar burada tekerrür etmez.

TOPRAĞIN İMPARATORU NADAL

Toprakta 33 setin tamamını ard arda kazanarak kendi rekorunu kırdı. Bu setlerin hiç birinde 5 oyundan fazlasını kaybetmedi.
Ayrıca Nadal kariyerinin başından beri kazandığı 76 şampiyonluğun %41'in 11'ini Monte Carlo'da, 10'unu Barselona da ve yine 10'unu Paris- Roland Garros'ta, yani toprak kortlarda kazandı.
Ve bu yüzden kendisi "Toprak kortların imparatoru" unvanına fazlasıyla layık.
Biz de kendimizi göstermiştik
Milli tenisçimiz Çağla Büyükakçay, 2016'da bu tesiste ve ayni turnuvada harikalar yaratmış ve unutulmaz bir ŞAMPİYONLUĞA ulaşmış göğsümüzü kabartmıştı sağ olsun!
Bu sene WC İLE katılmış olsa da yine bir şeyler yapmasını bekliyorduk Çağla'dan ama maalesef olmadı.
İlk maçında ilk set 5-3 öndeyken kaybedince ikinci sette çözüldü. Spor bu, her türlü netice her zaman mümkün olabiliyor. İleriyi düşünüp bu yenilgiyi sindirmesi gerek. Hepsi gibi, WC ile katılan Ayla Aksu da (çiftlerde devam edecek), Başak Eraydın ve Melis Sezer de (teklerden sonra İpek Öz ile çiftlerde de) maalesef başarılı olamadılar.
Artık teklerde bir tek oyuncumuz kaldı, İpek Öz.
Umarız çok başarılı olur.

BAŞAK ERAYDIN ANA TABLODA OLMALIYDI

Başak Eraydın gibi bir oyuncumuza ana tablo da yer vermemek çoğumuzda şok etkisi yaptı. Daha elemelerde yenildi dense de, ana tabloda çok farklı bir netice de olabilirdi değil mi? Kulüp yöneticilerinin bencillikten kaynaklanmış olabilecek sportmence olmayan yanlış kararları maalesef tenisimize büyük zarar verecektir. Kimse kusura bakmasın ama, şu veya bu sebepten oyuncu kesmek hiç bir zaman kimseye yaramayacaktır.
Umarım artık benzer yanlışlar hiç ama hiç yapılmaz!