Umut kesilmez

Nenad Bjelica, Trabzonspor'un Hırvat teknik direktörü önce Kasımpaşa ardından Beşiktaş galibiyetiyle nefes aldı. Bjelica kaliteli bir hoca. Trabzonspor ilk haftalar sakat oyuncular yüzünden eksik kadroyla kötü sonuçlar almıştı. Hatta başta hoca olmak üzere yeni yönetim de büyük eleştirilere uğruyordu. Ancak Beşiktaş karşısında gördük ki, dev gibi santrafor birkaç iyi transferle mücadeleci güzel oyun ortaya koyan takım ortaya çıktı.
Trabzon taraftarı sabırlı olmalı. Bu takım başarılı olacaktır. Lig yeniden şenlendi...

Stefan Kuntz meselesi
Fatih Terim'in son çalıştırdığı 2017 yılı dahil, Milli takımda hoca konusu dikiş tutmuyor. Lucescu ve Kuntz'a verilen milyon dolarlık dövizler uçtu gitti, başarı yine yok! Gelelim asıl soruya; tek suçlu Kuntz mu? Leblebi gibi goller atmamız gereken Ermenistan ve sonrasında Japonya maçında milli oyuncuların halini görmüştük!
Milli duyguyla oynaması gereken futbolcuların saha içinde nasıl vurdumduymaz oynadığını tüm dünya izledi. Kuntz'u gazete röportajıyla eleştirenleri de...
ÇÖZÜM BU DEĞİL
Alman hocanın hatası, televizyonda futbolcularını yürekten oynamadıkları konusunda suçlarken oldu. Kuntz'a karşı bir gönülsüzlük olduğunu, Kaptan Hakan Çalhanoğlu'nun açıklamalarında da gördük. Milyonlarca döviz verilen Alman hocayı bu şekilde yollamak çözüm değil. Dikkat edilmesi gereken ise futbolcuların gönülsüz oyunları yüzünden teknik adam değişikliği yolunu açmamak! Milli takıma gelecek futbolcular için bu kriterlere dikkat etmek gerekiyor! Benim tahminim Milli Takımlar Sorumlusu Hamit Altıntop'un yerli hocaya evet demeyeceği yönündeydi ve tahminim doğru çıktı.
Gelen yabancı hoca da bir Terim ya da Güneş gibi milli coşkuyu yükleyemiyor.
İtalyan hoca, Türklerin bu coşkusunun farkına varmışsa güzel işler yapacaktır.
Ama Rıza Çalımbay, Sergen Yalçın ya da Aykut Kocaman olsa daha şık olmaz mıydı? Çünkü başarılar hep Türk teknik adamla gelmişti! TFF'nin futbol aşığı ülkemizde bir yerli hocayı göreve getirememesi...
Ne desek bilemiyoruz!

GERÇEKLER
ACITIR BAZEN
Kulüplerimizin Avrupa'da aldıkları başarılı sonuçlarla hem sevindik hem de ülke puanımız yükselmişti. Ama madalyonun diğer tarafı da vardı; hep bizden kalite olarak daha düşük takımlarla maç yapıldı. Bakınız sezonun yabancı transferinde durdurulamayanı Galatasaray ilk maçında rakip eksik kalmasa yeniliyordu az daha. Grupta tek rakibi Kopenhag'dı ama kendi sahasında zor duruma düştü, Danimarkalılar daha üstündü!
BU HIRSA DEĞER Mİ?
Gruptaki diğer maçlarda Galatasaray yine düşük dozda oynayıp kötü sonuçlar alırsa harcanan paraların karşılığı hem başarısızlık hem de borç olarak geri dönecek.
Yöneticiler şu an diken üstünde.
Başlangıç kötü oldu. Bu kadar transfer hırsına değer miydi? Keza Beşiktaş da Fenerbahçe de zorlandı.
Kim ne derse desin Avrupalı bizden daha gelişmiş oynuyor hala...